HARBI_ASI_24_34 GÜNLÜK BURCUNUZ
 
cildirtma
ASI_24  
  Ziyaretçi defteri 24_HARBI_ASI_24_34_
  GÜLLÜM_24
  Haberler_ASI
  ASI_24_34
  ERZINCAN_24
  HARBI_24
  ISYANKARIM_24_34
  DEYERMIYDI
  öyle olsun
  Anketler
  ZALIM GURBET
  ELIF_24
  KIMSE ICIN DEYMEZMIS
  24_34_ASI
  ASI_GÜL_2434
  SON_DEFA_24
  SEN BILMESEN OLUR
  DIIRLER_24_34
  24_34_@@@@@@
  HARBI_ASI_24
  ÖLSEMDE BEKLERIM SENI BURADA
  yeni_24
  SIZ BENIM NELER CEKTIYIMI NERDEN BILECEKSINIZ
  COK DERDIM VAR COK
  1234
  NOLUR YETER ARTIK
  NAZAR_24
  CILDIRTMA YETER ARTIK_24
  zeynom
  GÖNÜL YARAM
  ÖMRÜMÜ YEDIN
  AGLMAM ONDAN
  Gazete
  SOLMA_GÜLÜM_24
  DAGLARIN ÖNÜNDE EYULURKEN KAYALARA YALVARMAM BEN ASLA
  BAHARIM GÜZÜM
  AYRILMAM_2434
  CANIM ÖZÜM
  BEN ONSUZ YASAYAMAM
  YAR ASKINA
  ÖYLE BIR SABAH GELKI
  LEYLA MECNUN
  NALET OLSUN KADERIME
  SAHRA_24
  GURBET ELER
  GÜL GÜZELI
  GÜL DEME
  HARBI_ASZ._24
  NEDAN GÜLÜM
  SIMDI YOKSUN
  SIIRLERIM
  HARBI_ASI_24_34
  vay deli gönül
  BAK ISTE
  resim linkleri
  GÜL
SESLİ ŞİR DİNhttp://www.youtube.com/watch? http://hifasevde.blogcu.com/ziyaretci-defteri/4079775
LEYLA MECNUN
Facebook ile bağlan Üye ol Üye girişi mina26_26OCK 17 ^^^^ MAHRUM ^^^^ SENDEN MAHRUM.. Beklenmeyen gidişinle birdaha toplanmamak üzere dağılıyorum sevgili.. Çıkmıyor yüreğimin dışınakendi içimde dağılıyorum.. Dokunmuyor sanaacıtmıyor.. Yüreğin bir tek benimdi sevgiliöyle sandım... YANLIZLIĞIMIN KAT SAYISINI SAYACAK HALİMDE YOK ZATEN Olmadı cantanem olmadı.. Yüreğin benim olamadı.... Sen benim gurbetimsin her gün Gözlerin uzak halimin sebebi yüzün İnsan unutur her aşk geçer sandım Esiri oldum bir kara sevdanın.. Ben senden hep mahrum Bu dünya telaşlarında Bir ömrü soldurdum Sevdanın zindanlarında.. Yoksun ya aşk ağlar gönlümde Acı bir hüzün bu evde senin yerine Benim ömrümün yoksulluğu sensin İçimde hasret yolumda kedersin.. Ben senden hep mahruM Bu dünya telaşlarında Bir ömrü soldurdum Sevdanın zindanlarında Kimine ağlamak kimine gülmek yakışır Banada seni sevmek yakışıyor Kalbim sersem gününde Duygularım seninle coşuyor Seni yanlış anladım Kanıma seni üzmüş olmak dokunuyor Gözlerim seni gördüğünde Yaşamın tadıyla buluşuyor En büyük hatam başkalarına senden çok güvenmek Bu yanlışı yüreğim şimdi anlıyor Eğer hala bendeyse yüreğin Güller gülüşünde saklanmış sevdiğim Renkler sevişinde Sesler ahenkli gözlerinde CANIM Güzel gözlerin sitemkar bakmasın bana hiç Sevgi selinde boğulurken sen ve ben Yanağımda buz tutan Bir damla göz yaşımla Sana sesleniyorum! Uğruna zindanları vurduğum, Hücrelerde bulduğum! Seni Seviyorum S E N İ SEVİYORUM! SON AŞKIM OLURMUSUN? yaz yağmurunun altında ellerimde olsun ellerin bırakmasın beni hiç kalbime mühürlenen gözlerin dayanamam ki sensizliğe olursun sebebim sensiz ben bir hiçim, hiç gitme desem son aşkım olur musun sevgilim? attığım her adımda ben aşkınla yan yana göremesem de hayalin yanımda yolları bırak hiç birşey engel olamaz ki aşkıma şimdi bir soru gizli çekingen gülümseyişimin ardında... son nefesimi ellerinde vermek istiyorum ömür boyu kalır mısın yanımda son aşkım olur musun ?? Ben senden hep mahrum Bu dünya telaşlarında Bir ömrü soldurdum Sevdanın zindanlarında.. Bahçende açan bir gül olur Seyrederim seni doyasıya Esen rüzgarlarla kokumu savurup Sevdamı anlatırım sana Bazende ılık esen bir meltem olur Eser durur dokunurum saçlarına Fısıldarım sessizce sevgimi kulağına Senin beni duymayacağını bilerek. icim kaniyor aci cekiyorum Sessiz cigliklarim gozyaslarimi icime akitiyorum kaniyor yuregim Aglayamiyorum aglamak istiyorum Ben senden hep mahrum Bu dünya telaşlarında Bir ömrü soldurdum Sevdanın zindanlarında.. Sen benim gurbetimsin her gün Gözlerin uzak halimin sebebi yüzün İnsan unutur her aşk geçer sandım Esiri oldum bir kara sevdanın.. EY YAR FERMANIM SANADIR....KAHRAMANLIĞIM ZAMANSIZLIĞIM SANA Gittiğinden beri ağlıyorum Bittim her taraf sessiz,sessiz Sana hergün mektuplar yazıyorum Mektuplar sessiz Cevaplar sessiz Nasıl yalnız bıraktın beni Söyle nerdesin? Koşarak geleceğim geleceğim yanına Söyle nerdesin? Canım nerdesin? Duy beni Ne olur al yanına Sensiz ne yaparım Şu garip dünyada Yak beni Küllerimi savur toprağa Söyle ne yaparım Şu garip dünyada Bakmaya kıyamazken gözlerine Tutmaya cesaret edemezken ellerini BÜTÜN CÜMLELERİN SUSTUĞU O YERDE Sessiz bir haykırıştı yüreğim Eşsiz bir mutluluktu yaşadığım Sen benim adını koyamadığımdın Senin adın kavuşmak olsun. Son bahar yaprakları dökülürken içimden Hazanı yasarken bahar kokulu sabahlar da Yüreğim üşürdü gözlerimden sel olup akan yağmurda Sırıl sıklam ıslanırken ruhum Solmuştu bahçemde ki tüm güller Sen o bahçemdeki açan tek güldün Sen adını koyamadığımdın Senin adın kavuşmak olsun. Yüreğim yere düştü, üstüne basıp geçme Zaten acı çeken yüreğim, ağlamaklı kaldı Akdeniz coşkuyla baktı yüreğime… Ağlamaklı haykırdı sevilene Güneşin harlığında kurumasın diye Dalgasını fırlattı yüreğimin üstüne Beni deniz kadar bile sevmedin Oysa isyanın ve avunmaların bana düşman Hesaplaşmalarının peşinde suçladın Söyle be Akdeniz gözlüm, söyle Nerdesin o zaman, nerdesin zalim Hoyrat kalan bedenim yanar dururken Gözlerim umana dalarken Sensiz kalan dudaklarım çatlamış Söyle be Akdeniz gözlüm nerdesin ha nerdesin Matlaşmış bakışlarım, anlamını yitirdi, sen yoksun ya! Bakışlarım etkilemişti seni ya! Sen yoksun ya görmez oldular… Söyle be nerdesin ha nerdesin zalim Yağmurlar Yağmak ister gibi Bulutlar Gökyüzünde Hüzünlü Kurak Mevsimlerde Özlenen Gibisin Ya Seninle Ya Sensiz Umutlarımı Giderken Alıp Götürdün Mavi Mavi ölüme hazırlanıyor deli gönül Gecenin Karanlığını Hediye Ettin Ve sende Her Yalan Gibi Her Sanal Gibi Gittin Duyuyormusun Haykırıyorum Sana Sevgisiz Olurmu Bu sevdamız Unuttuğumu sanıyorsan aldanıyorsun Çünkü Ben Seni Ben Seni Asla unutmadım Unutmayacağım Merhaba Sensizlik. Glitter Graphics Glitter Graphics fotoput.net ANA MENÜ Ana Sayfa Profilim Arşiv Rss SON YAZILAR Kuran-ı Kerim Kütüphanem » 40 Hadis » Vaazlar » Sorularla Dinimizi Öğren » islamda Cinsel Hayat » Adet, Lohusalık, Regl » Dua nedir? Çeşitli Dualar » Din Nedir? » İman Nedir Nasıl edilir » Adab-ı Muaşeret » Resimli Flash Şiirler » Hz.Muhammed Hayatı » MEZHEPLER Adab-ı Muaseret » Selamlasma Adabi » Saygı Adabı » Kardeşlik Adabı » Komşu Adabı » İzin İsteme Adabı » Yemek Adabı » Elbise Adabı » Doğruluk Adabı » Sır Tutma Ahlakı Namazlar(Resimli) » Namazın Kılınışı Resimli » Namaz Kılma Tablosu » Cuma Namazı Kılınışı » Bayram NanazıI » Cenaze Namazı » Kaza Teravih Yolcu Namazları » Sehiv Secdesi (Unutma Secdesi) Abdest (Resimli) » Abdestle ilgili Bilgiler » Abdest Alınışı Resimli » Abdesti Bozan ve Bozmayan Durumlar » Gusülle ilgili Bilgiler » Teyemmüm Bilgiler » Teyemmüm Resimli Mubarek Gün-Gece » Kadir Gecesi » Mevlüt Kandili » Regaib Kandili » Miraç Kandili » Beraat Kandili » Mübarek Günler » Üç Aylar » Kandil Mesajları Kıssadan Hisse » 33 ADIM » 86400 Saniye » Hüzün » İcki Icmek » Sakat Köpek » Kirlangic » Sevgi Agaci » Yaban Kazlari » Dini Hikayeler TÜMÜ Önemli Dini Bilgiler » Oruç ile ilgili Bilgiler » Zekat ile ilgili Bilgiler » Hac ile ilgili Bilgiler » Kurban ilgili Bilgiler » VEDA HUTBESİ Hurafeler » SiHiR = BÜYÜ » Çaput Bağlamak » MUSKA » Mum Yakmak » Kurşun Dökmek » Fal Açmak » Günlerin Uğursuzluğu SEVDİM İŞTE ÖTESİ YOK GİTTİN SEN GÜL SULTAN AŞK'A DAİR HAYATIN İÇİNDEN More Cool Stuff At POQbum.com HABERLER ANKET sitemizzi nasıl buldunuz güzel cok süper 10 uzerınden 10 idare eder daha guzel olabılır elinize saglık daha fazla icerik olmalı beyenmedim k.bakmayın İSLAMİ BİLGİLER SENİ SEVİYORUM 8/4/2008<>05:27 Gerçekte sevmek yürek ister. Teslimiyet ister. Fedakarlık ister. Sabır ister…Söylendiği kadar kolay olsaydı, Dünyada hiç sorun kalmazdı. Ama ne yazık ki, kolay değil. Bana göre Sevgi zor bulunan ve bulunduğunda adeta kadife mücevher kutularında saklanması ve hatta kasalarda muhafaza edilmesi, üzerine titrenmesi gereken büyük bir servet.. Bu servete sahip olabilmek içinde, Gerçekten sevgiye layık kişileri bulmak lazım.. Yanlış şahısları sevmek, insanın felaketine de sebep olabilir. Yani sevgiyi bol keseden dağıtmak yerine iyice yoğunlaştırmak lazım.. Bir de ‘’Konsantre sevgiyi’’ bulacak doğru kişiyi bulmuşsanız ‘’ZENGİN’’ oldunuz demektir.. Eleştirdiğim kişiler gibi bende oturdum sevgiden bahsettim.. Ama benimki imitasyon değil, hakiki.. Ve ne mutlu bana ki… ‘’ZENGİNİM’’ Sus gönlüm.Çok dile getirme.Sen dile getirdikçe gönlün daha da coşuyor,daha meraklanıyor ve beklemek daha da zorlaşıyor. Sus gönlüm.Çok laf etme.Az söyle ki işimiz olgunlaşsın.Az söyle ki Hakka karşı yanlış kelam çıkmasın. Sus gönlüm.Bir elif miktarı sus.Az kaldı bahara.Dayan gönlüm.Denizin içinde meydana gelen görünmeyen dalgalar gibi yüreğin biliyorum.Beklemekten başka çare olsaydı, seni durdurmazdım...İnan bana...Ama yok.Başka çare yok.Unutma ki ilaç bile beklemeden tesir etmez,çiçek bile vakti gelmeden önce açmaz... Sus gönlüm.Bu kışın bahara dönünceye kadar.Bu gece gündüz oluncaya kadar.Uzak yollar yakınlaşıncaya kadar.Bu sıkıntının ardından ferahlık gelinceye kadar. Ve yüzümüz vuslat gözyaşlarıyla ıslanıncaya kadar sus... Sus gönlüm.Seni senden daha iyi bilen Rabbinin hükmü vuk'u buluncaya kadar. Senin nasibin sana ulaşıncaya kadar,ulaşmayanlarınsa senin nasibin olmadınığını anlayana kadar sus... Sus gönlüm.Onun geleceğini görünceye kadar.Acının bala dönüştüğünü farkedinceye kadar.Onun gönlünün senin gönlüne muhabbet düğümüyle bağlandığını görünceye kadar. Sus gönlüm.Sebepler var edilinceye kadar.Bahaneler oluşuncaya,birbirimizin nasibi oluncaya kadar sus. Sus gönlüm.Bütün bu susmalarına karşılık her şeyin hayırlısının olacağına inanarak sus. Sus gönlüm.Her susuşun bir cevap olsun.Her susuşun,sabrın olsun.Her susuşun,duan olsun.İçten yakarışının adı olsun,susuşun. Bekleyişinin umut edişinin,inancının,sevdiğinin vurgusu olsun,susuşun... Biliyorum Rabbim!Bu dünyaya ait değil yüreğim.ne toplayıp tası tarağı dünyadan ayrılabiliyorum, nede dünyaya tamamiyle taşınabiliyorum.böyle çelişkilerde.işte böyle savruluyorum.Biliyorum. Yüreğime rahmeti sekinetini indireceksin.nezaman? Sabırla bekliyorum.. Karaladım sadece… Haram ettim senin yerini bendeki. İstesemde bi başkasını koyamam yerine .geçmişe dönüp baktığımda kadınlar,sadece kadın olmuş. Kimilerine tutunmaya çalışmışım,kimim tutunduklarımdan kaçmışım.içlerinde aşk başka bişeydi. Hiçbir zaman ulaşılmaza aşık olmamışım onu anladım.Daha çok hayatın sunduklarını içmeye çalışmışım. Çok içip sarhoş olmuşum,çakır keyif olmuşum çoğu zaman. Uyandığımda başağrısı yapanlar,uyandığımda yanımda olmayanlar,uyandığımda hala uykuda bıraktıklarım,ben nerdeyim dediklerim uyandığımda… Seni bunların içinde duyumsamadım hiç.Ne senle uyudum ,uyandım ,nede başım ağrıdı.Ne sen aşksın yada değilsin…Ayaklarımı yerden kesenlere aşıktım,yere düştüklerimde melankoliydim. Ne sen düşürdün beni yere nede ayaklarımı yerden kestin.. Seni tanımadım hiç tanımlayamadım.Anlamını yeni öğrendiğim bi şeyin,bilmediğim bir şeylerin,ihtiyaç duymadığım ama ihtiyacın şiddet ötesinde bir varlık olduğu, tanımların toplamıydın sen. Aslında sen aradıklarımın özetiydin.Keşfettiğimdin.Kimsenin göremediği,görüp de dokunamadığı,dokunmayı bilmediği saklı kalmış bir şeydin.Öylesine saklılık ki, bu öylesine kokusu yayılmış ki bu saklılığın ,hani kokusunu almamak mümkün değildi.. Bu koku ta buralara ta yüreğimin derinliklerine gelmek zorundamıydı?..Yada kokladığımda seni,daha önce kokladıklarımda sanmaktan öteye gitmemelimiydi?.. Of ya Hanzade bu abartıysa yaşadığım,yaşadıklarım bu kadar anlamsız kalmasaydı,kalmasaydı da seni abartmasaydım.. Alt tarafı cumbalımdın. osmanlımdın, yiğittin, duygusaldın, hoyrattın, bir soluktun,açmamış bir goncaydın,yaprağa düşen çiğ tanesiydin, derttaşımdın, arkadaşımdın, yoldaşımdın alt tarafı.. Alt tarafında ezilmek zorundamıyım.? Şimdi gelde altından kalk .Alt tarafın buysa üst tarafın neydi acaba bilebilecekmiyim?.. Mecnunu oynamıyorum karşında.Bu mecnuna hakaret olur.Ama seninle mecnun olabilmeyi telaffuz edebilmek bile gurur verir.Çünkü sen bir hayatsın yaşanılası bir hayat.. Ben imkansızlıklarla değil ,senin ruhunla kavrulmuşum.Tuzu fazla ,yağı az kıvamında yada değil..Sahi bunu nasıl becerdin sen?.. Ben nasıl yandım seninle nasıl kavruldum böyle. Seninle hüzün bile bir başka .Hüzün ,gerçek anlamını sende buluyor. Aşkın bulduğu kadar.. Hadi şimdi git yabana ,yabanlara.. Hadi beni yoksay. Ama ben seni yoksayamamki… Senli düşler kurabilmek bile güzelmiş çok..Zoruma gitsede çok.. Üzerinde hak iddia edebilme ukalalığına bile sahibim.Benimdin sen,kimsenin değil benim harcımdın. Aşk, bulmakta kalmış çoğu zaman. İmkansızlıklarla örülmüş. Oysa yaşamak gerek binbir tutkuyla.Ve oysa ben dokundum binlerce..Dokundum ruhuna yüzlerce kilometrelerden öte.Mesafeler engel değildi hiçbirzaman.. Çünkü seninle aynı yıldızlara aynu güneşe ,aynı maviliğe ve karanlığa bakıyorduk. Zor olan ne biliyormusun..Tüm bu duygulara ulaşmak,böyle bir ruhda dolaşmanın sarhoşluğu ve ardından uyanmak.. Sana uyanmak istemiyorum Hanzade .Sende uyanmıştım zaten. Varsın güzel ol hemde çok güzel.Varsın herkes can atsın sana. Varsın kader,seni verdiği gibi alsın benden.Kimseler, kimsecikler dokunamazken ruhuna varsın yok ol git Hanzade.. Dokunabildiklerimiz var bizim dokunamadıkları, dokunamayacakları… Sana ‘var yoluna git’ demiyorum Hanzade .Sana ‘bende kal’ demiyorum.Biliyorum ki insan o denli güçlü değil o denli gerecek göğüs varmı … Bunu söylerken kendimi katmıyorum çünkü benim için inanmaktır önemli olan.. Ve unutma sana çarpacak bi yürek var bende . Volkanik dağ gibi hep içi kaynayan, kanayan… Ben içmişim seni yudum yudum.Boğazımdan geçmişin artık kanıma girmişin bi kere.Varıp gitsen ne çıkar.Üstüne gül koklasam ne çıkar seni koklamadan dahi..Anlayacağın bedenin onbeş karış yüreğin binlerce.. Sendeki yüreğin bir ölçüsü yokki bende .Seni görmek ağrısı hiç dinmeyecek içimde.Sana dair ağrılar bana mutluluk veriyor.Ben bunları meziyet saymışım kendime. Sana git diyemiyorum. Çünkü gitmenle kalman arasında hiçbir fark yok. Seni Allah esirgesin diyorum.Cumbalım… SEN'siz Umutlarım Hiç Olsun!! Elveda bile demeden geçmiş günlerin hatırına, çekip gidiyordun arkana bile bakmadan hayasızca. Gitmeler kolaydı gönül borcunu ödemeden, oysa, dönmeler zordu, riyayı, yalanı kokuşturan küflü vefayı ödemek zordu. Halbuki sendin bedenimi sırılsıklam eden, sendin yüreğimi ikiye bölen, sendin sevgi yumağını boynuma dolayan, sendin ruhunu hapseden ve yine sen oldun bir sözcükle kahreden ve dilimi kelepçeleyen. Şimdi hacze geliyorsun utanmadan, dağılan son zerreciklerimi de istiyorsun benden, bıraktığın ateş gecelerden başka ne kaldı ki tuzsuz bedenimden? Vurgunum sana, düşkünüm, tutkuluyum, anlamıyor musun halimden? Kuru yapraklara tütün sarıyorum, sigara dumanını hayal ediyorum soluduğun nikotinde ve kırılası ellerim uzanıyor beyaz küllüklere. Dudağının değdiği bir izmarit çöpe hasret kalıyorum şafak sökmeyen gecelerde. Geçmişi aralıyorum sonu gelmez düşlerimde ve dört duvar sağır, aklım pencerede. Ey koca çınar! Dalların almış başını gidiyor, yoksa sen de benim gibi düş mü görüyorsun maziye uzanan el ele? Yapayalnızım şu koca çınarın öksüz dallarında, altından sular akan kaldırım taşları sürüklerken bedenimi, yol alıyorum adı ‘’hasret’’ olan sokaklarda. Kışım yok, baharım yok, her zerren kuru bir yaprak oluyor uğursuz hazanlarda. Karşılıksız ümitlerimi diliyorum şimdi dört yapraklı yoncadan, saçı akça bir falcı kadından ve kaderimden ürküten tarot falından. Yok artık umutlardan bana fayda. Bir ibrik suya kattım senden kalan son hatırayı da. İçeyim zehir olsun, mezar olsun bu yürek bana, sensiz umutlarım da bir hiç olsun ettiğim son duayla..... BEN SENİ SEVİYORUM ÇÜNKÜ ! Seni seviyorum, çünkü her sabah kalktığımda bir günü daha seninle geçirecek olmanın mutluluğunu yaşatıyorsun bana Ben güne seninle başlıyorum ve her gün hayatı yeniden keşfediyorum. Seni seviyorum, çünkü gökkuşağının her tonunu gölgede bırakan en parlak renksin. Herşey senin rengini taşıyor ve benim için ancak o zaman anlamlı oluyor. Seni seviyorum, çünkü soğuk günlerimde içimi ısıtan melteminsin. Sıcak günlerde ise ferahlık veren kuzey rüzgarı. İliklerime işleyerek esiyorsun. Seni seviyorum, Çünkü herşeyde sen varsın. Nasıl olmayacaksın ki? Sanki sen doğduğumdan beri içimdeydin.Yüreğimin en derin köşesindeydin. Sanki ortaya çıkmak için beni bekliyordun. Ve ben orada olduğunu fark edince hakettiğin yere çıkardım seni. Seni seviyorum, çünkü hep benimlesin. Seni görmem için yüzüme bakmam gerekmiyor. Gözümü kapatsam ordasın. Gördüğüm her yüz aslında sensin. Seni seviyorum, çünkü gözlerinin içindeki binlerce yıldız, gecenin karanlığını delip geçiyor. sen bana bakarken ben kendimi yıldızlara bakıyor gibi hissediyorum. O yıldızlar parlaklığında kaybediyorum kendimi. Gözlerim kamaşıyor ama şikayetçi değilim aydınlığından. G üneş doğmasa yıldılar kaybolmasa diyorum ama biliyorum ki güneşim de sen olacaksın gecenin sonuda. Bu kez daha parlak, daha aydınlık çıkacaksın karşıma. Seni seviyorum, çünkü saçların ellerimin arasında kayıp giderken, dünyadaki cenneti bulmuş gibi hissediyorum kendimi. Cennetin sahibi sensin ve biliyorum ki sadece izin verdiklerin girebilir o cennete . Ben o cennete kalmaya kararlıyım. Seni seviyorum , çünkü her gülümsiyişin içime yeniden yaşama sevinci dolduruyor. Her gülümseyişin ,karamsarlığı yıkıyor, umutsuzluğu parçalıyor. Bir çiçek bahçesine çeviriyor çorak dünyayı. çiçek dedimya, bir çiçek adı verseydim sana papatya olurdun. Açışıyla dünyaya, insanlara baharın geldiğini müjdelleyen papatya. İddasız ama güzel. Güzel ama kibirsiz. Seni seviyorum, çünkü seni sevmeyi, sana dokunmayı, seni dinlemeyi, sana bakmayı, seni koklamayı, seninle paylaşmayı seviyorum. Seninle birlikte insana dair ne varsa onları da seviyorum. Seni sevdiğimi anlatmaya çalışırken ne kadar çaresiz olduğumu da görüyorum. Her sözcükten sonra durup tekrar tekrar düşünüyorum, seni yeterince anlatabildim mi diye. Biliyorum ki yetmeyecek, bukadar sözcükten sonra bile sana sevgimi anlatmamış olacağım. sözcüklerin bittiği yerde gözlerime bak . Onlar bu sevgiyi Çok daha iyi anlatacaktır sana.... BEN SENİ SEVİYORUM ÇÜNKÜ ! Seni seviyorum, çünkü her sabah kalktığımda bir günü daha seninle geçirecek olmanın mutluluğunu yaşatıyorsun bana Ben güne seninle başlıyorum ve her gün hayatı yeniden keşfediyorum. Seni seviyorum, çünkü gökkuşağının her tonunu gölgede bırakan en parlak renksin. Herşey senin rengini taşıyor ve benim için ancak o zaman anlamlı oluyor. Seni seviyorum, çünkü soğuk günlerimde içimi ısıtan melteminsin. Sıcak günlerde ise ferahlık veren kuzey rüzgarı. İliklerime işleyerek esiyorsun. Seni seviyorum, Çünkü herşeyde sen varsın. Nasıl olmayacaksın ki? Sanki sen doğduğumdan beri içimdeydin.Yüreğimin en derin köşesindeydin. Sanki ortaya çıkmak için beni bekliyordun. Ve ben orada olduğunu fark edince hakettiğin yere çıkardım seni. Seni seviyorum, çünkü hep benimlesin. Seni görmem için yüzüme bakmam gerekmiyor. Gözümü kapatsam ordasın. Gördüğüm her yüz aslında sensin. Seni seviyorum, çünkü gözlerinin içindeki binlerce yıldız, gecenin karanlığını delip geçiyor. sen bana bakarken ben kendimi yıldızlara bakıyor gibi hissediyorum. O yıldızlar parlaklığında kaybediyorum kendimi. Gözlerim kamaşıyor ama şikayetçi değilim aydınlığından. G üneş doğmasa yıldılar kaybolmasa diyorum ama biliyorum ki güneşim de sen olacaksın gecenin sonuda. Bu kez daha parlak, daha aydınlık çıkacaksın karşıma. Seni seviyorum, çünkü saçların ellerimin arasında kayıp giderken, dünyadaki cenneti bulmuş gibi hissediyorum kendimi. Cennetin sahibi sensin ve biliyorum ki sadece izin verdiklerin girebilir o cennete . Ben o cennete kalmaya kararlıyım. Seni seviyorum , çünkü her gülümsiyişin içime yeniden yaşama sevinci dolduruyor. Her gülümseyişin ,karamsarlığı yıkıyor, umutsuzluğu parçalıyor. Bir çiçek bahçesine çeviriyor çorak dünyayı. çiçek dedimya, bir çiçek adı verseydim sana papatya olurdun. Açışıyla dünyaya, insanlara baharın geldiğini müjdelleyen papatya. İddasız ama güzel. Güzel ama kibirsiz. Seni seviyorum, çünkü seni sevmeyi, sana dokunmayı, seni dinlemeyi, sana bakmayı, seni koklamayı, seninle paylaşmayı seviyorum. Seninle birlikte insana dair ne varsa onları da seviyorum. Seni sevdiğimi anlatmaya çalışırken ne kadar çaresiz olduğumu da görüyorum. Her sözcükten sonra durup tekrar tekrar düşünüyorum, seni yeterince anlatabildim mi diye. Biliyorum ki yetmeyecek, bukadar sözcükten sonra bile sana sevgimi anlatmamış olacağım. sözcüklerin bittiği yerde gözlerime bak . Onlar bu sevgiyi Çok daha iyi anlatacaktır sana.... Mehmet Coşkundeniz Nasibimiz kalmadı yüreksizlerin mekanlarında, bir an bile bizi buralarda istemezler. Bir nisan yağmurunun taneleri toprağa işlemesi gibi, kaybolup gidelim buralardan. Ruhsuzların mekanlarında kalmak istemezsin bilirim benim gibi, buralarda eriyip, kaybolup, yok olup kalmak istemezsin bilirim. Yok olmaktan korkarsın bilirim, ellerinden tutmak istersin yüreksizlerin bilirim, yüreksizleri bağrına basmak istersin bilirim, onlardan ayrılmak istemezsin bilirim ama, onlar seni buralarda istemezler. Yüreksizler bizi kovmadan biz, kendimiz gidelim buralardan yüreğim. Gidelim yüreğim buralardan! Yüreğim erimek kaybolup yok olmak sana yakışmaz bilirim, bana yakışır. Sen "HİÇ" olmadan gidelim buralardan yüreğim. Bir seher vakti, ansızın çıkalım gidelim yüreğim buralardan. Kaybolan sabahlar gibi, umutsuz kalan dünler gibi gidelim buralardan. Yalnız kalan bir anka kuşu gibi biz de yalnız kalsak da gidelim buralardan. Umutsuz kalsak da varacağımız yerlerde gidelim buralardan yüreğim. Yüreğim ağlayarak gidelim buralardan. Gözlerimizin yaşlarını silmeden gidelim buralardan. Toprağa düşen yaşlarımız gibi gidelim buralardan. Gözlerimiz buralarda kalacak bilirim. Dedim ya buralarda nasibimiz kalmadı, nasibimizin olacağı yerlere gidelim yüreğim. Yüzümüz yere sürülür buralarda. Meydanlarda kaldık, sokak aralarında kaldık, kuytularda kaldık yüreğim. Kapılarda takılı kaldık, geçit vermediler yüreğim. Aç kalan çocukların yüreklerinde kaldık. Neden ve nasıl çocuklarını kaybettiklerini dahi bilemeyen annelerin yüreklerinde kaldık yüreğim. Düğümlenen boğazlarda kaldık yüreğim bilirim. Mazlumluktan eriyen ciğerlerde kaldık yüreğim. Donup kalan, kilitlenen düşüncelerde kaldık yüreğim. Helalleşelim gece yarılarında üzerinden dolaştığımız kaldırımlarla. Helalleşelim karanlıklarda rahatsız ettiğimiz köpeklerle. Ürküttüğümüz kedilerden helallik isteyelim. Kendimizi yem atarak avuttuğumuz güvercinlerden helallik dileyelim yüreğim. Kanatlarına takılıp dolaştığımız martılardan da helallik isteyelim yüreğim. Yüreğim seninle beraber kaldığım zamanlarda baktığımız, o masmavi, bakmaya doyamadığımız denizden de helallik isteyelim yüreğim. Yüzümüze vuran rüzgardan da helallik isteyelim. Senin de kendini kaptırdığın, benim de kendimi kaptırdığım doğadan helallik isteyelim ve gidelim buralardan yüreğim. Bir gece vakti insanlardan kaçarak gidelim buralardan. Vakitsiz bir vakitte gidelim. Zamanın zaman, mekanın mekan olmadığı biranda gidelim buralardan. Gidelim buralardan, nereler, neler, nasıl ve kimlerin olduğu önemli olmayan ama yüreği olanların mekanlarına gidelim. Yürekleri ile nefes alanların olduğu yerlere gidelim. Yürekleri "HİÇ" olmayanların yanlarına gidelim yüreğim. Yüreğim sadece yüreğiyle görenlerin memleketlerine gidelim. Yüreğim öyle bir memlekete gidelim ki, sadece senin var olduğun memlekete gidelim yüreğim. Ben bilirim "YOK" olduğumu. Ben bilirim "HİÇ" olduğumu yüreğim. Yüreğim "SEN", "BEN" olmadan gidelim buralardan. Yüreğim senin sen olduğun memlekete gidelim ve kalalım yüreğim orada. Kalalım yüreğim orada, bir daha da geri dönmeyelim. Evet, bir daha geri dönmeyelim yüreğim. Yüreğim, sen de, ben de toprak olmadan gidelim. Son bir kez haykıralım, yüreğim sen de ne varsa boşaltalım ve arkamıza bakmadan gidelim yüreğim. Güneş sabahleyin batıdan doğmadan önce gidelim buralardan. Başımız dik, alnımızda eskilerde kalma izler, kalplerimizde hiçbir yara hissetmeden, arkamıza bakmadan. Yüreğim gidelim buralardan! Şimdi, hemen... Ne kadar masum özlenmişi eskiden gelenin. Yaşanmamış bir hayatın sürülmemişliği gibi ham bir topraktım ona bakarken. Gözlerinde saklanmış hüznünde üzüldüm. Yakışmıyordu hüzün, belki de yakışıyordu her şeyde olduğu gibi. Ama hüznün kabalığının ona dokunmasına dayanamamıştım. Kalabalık aklının kenarına sığınmış kimsesiz gibi baktım uzunca. Ne kadar da güzeldi. Nerdeyse unutmuştum. İlk defa bir şeyi hatırladığım için bu kadar sevindim. DENİZLİ DENİZLİ olmuştu şimdi sanki. DENİZLİ'de bir de gözlerinden bakabilseydiniz eğer işte o zaman dediğimden yukarı tırmanırdınız siz de merakla. Merakla hayran kalırdınız. DENİZLİ bir başka güzel olurdu ANKARA bakışlı gözlerinde.. Hüznü de ordan getirmişti sanki. Sanki yolluk koymuşlar da uğurlamışlar gibi; hüznü içimde hançer sızısı... Dudaklarından dökülen şefkatli sözleriyle ilk kez tanışmıştım ben de. Acelesi olmayan yorgun bir yolcuydu. Ben onu bekleyen son istasyonu... İstasyon sessizliği gibi heyecanla seyrediyordum. Beklediğim yerde sessizliğimi yarsın diye, gelsin diye ve insin yüreğinden yüreğime. Etraftaki bakışlardan rahatsız olmasam gözlerimi gözlerinde öldürecektim. Uzunca saçlarına yaslanmış yürüyordu yorgun hüznüyle. Neşeyi çağrıştırmak ister gibi üflüyordu sanki yelkenine. Okyanus kokulu okyanus tadında şiir derinliğindeydi. Ne kadar güzeldi ona bakmak, ne kadar da güzeldi onunla olmak Mükemmelliğin ötesinden düşmüş bir masum hayaldi. Rüya bahçeli sancılarımın doğmuş bebeği gibi narin. Ne kadar da güzeldi, onun gözlerinden seyretmek DENİZLİ'yi Ne kadar güzeldi onda Aşk Gül kokulu hasret treni gibi salınışı yolcularken, Hüznün tablolaştığı DENİZLİ kokulu gözleriyle geceye alışı beni Nasıl naatlar dizsem ki, dizsem de anlatabilsem duruşunu bendeki. Nasıl anlatabilsem eşsiz güzelliğini, nasıl, nasıl... Durulmuş suyunda gezinen balık gibiyim usulca ve ürkek Kırık bir kandil misali yerde serilmiş yangınımla, Aşk kokan şiirinde kayboldum. Gözlerinde yokoldum. Yeniden doğdum... ''Sana mucizeler vaat edemem ama, mucize aratmayacak kadar çok sevebilirim seni'' Bir sevda masalı bu... Yazmaya henüz başlamadım... İnsan yaşarken yazamıyor bazı şeyleri, aynı kelimelerin arasında gidip geliyor.... Ne zaman yazmaya kalksam hep aynı cümleler... Onun için, yazmaya başlamadım daha...Ama bu bir masal... Bu bir sevda... Ben seni sevdiğimde, aklım hür bir çocuktu... Ne istersem yapabileceğimi, ol dersem olabileceğini, dünyanın ekseninde ömrümü geçireceğimi sanıyordum... Ben seni sevdiğimde en çok kendimi seviyordum...Şimdiyse, seni... Sana dair ilk cümlem korkuyorum senden di... O anki gülüşün hala aklımda... Anlayamayan, hoşuna gitmiş, kafası karışmış bir gülüş... masalları sever misin? demiştin bana, sonra da küçük kızının masal kitabından bir masal okumaya başlamıştın... Ben de bu sevda masalını yaşamaya... Masalları severdim, evet... Ama bunu sana söyleyemedim. Korkuyordum senden... Şimdiyse, seni kaybetmekten... Konuşamıyordum, anlatamıyordum, dinleyemiyordum, dizginleyemiyordum duygularımı, içimde deli bir nehir gibi çağlayan aşkı tutamıyordum... Yapamadığım çok şey vardı... Ama sevdim seni... Sana mucizeler vaat etmedim... Ama sen, mucizenin ta kendisiydin... Ben de seni mucize aratmayacak kadar sevdim..... Mucizem Olurmusun... Eger seni sevdigini söyleyen biri yalan söylemişse yürüyüp git. Sevenin yalana ihtiyacı yoktur çünkü. Eger seni seven biri, sevgisini kıskançlıgına neden göstererek hayatını zorlaştırıyorsa yürü git. Eger seni seven biri bu sevgisini şartlara baglamışsa yürü git. Sevgide şart yoktur çünkü. Eger seni seven biri, seni seviyorum çünkü sen benim için şunları yaptın diyorsa yine yürü git. Sevginin çünkülere ihtiyacı yoktur çünkü. Seni sevenler sadece sen oldugun için sevsin. Eger seni seven biri, bir zamanlar hiç sorun yapmadıgı özelliklerin hakkında eleştiriye başlamışsa yürü git. O seni oldugun gibi sevmemiştir çünkü. Eger seni seven biri, dost çevrenden hobilerinden, hayallerinden kopartmaya çalışıyorsa yürü git. O seni küçülterek cebine koymaya çalışan zavallı bir bencildir çünkü. Eger seni seven biri sana hayat alanı çizmeye kalkıyorsa yürü git. Çünkü o alanı belirlemek sadece sana ait bir haktır. Eger seni seven biri, sıradan bir tartışmanızda bile agzını bozuyorsa yürü git. Seven biri koşullar ne kadar çetin olursa olsun kıyamayandır çünkü. (sonraki adımda dayak da yersin) Eger seni seven biri kişiliginden kaynaklanan hatalar yaptıgında intikam yeminleri ediyorsa yürü git. Hataya intikamla yanıt verilmez çünkü. Bir ilişkiyi yürütmek zor degildir aslında. O ilişkiyi iyi okursan eğer.! SEVGİ SEVİLEN KİŞİYE HİÇ KARŞILIK BEKLEMEDEN SUNULAN BİR ARMAGANDIR.KABUL EDİLMESİ YADA GERİ ÇEVRİLMESİ ÖNEMLİ DEGİLDİR. ÖNEMLİ OLAN SEVGİNİN GÖSTERİLMESİDİR. SEVGİ HERŞEYE RAĞMEN OLDUĞU GİBİ KABUL ETMEKTİR.. Seni seviyorum, Çünkü, Her sabah kalktığımda Yasamak için tek neden,sen varsın Fakat seni sevmek için binlerce nedenim var. Yüreğinizden Sevgiyi Eksik Etmeyin.. BEN 4 . KELEBEK... Dört tane kelebek birgün bir ateş görmüşler. Bunun nasıl bir şey olduğunu öğrenmek istemişler. 1. Kelebek ateşe biraz yaklaşmış ve üzerinin aydınlandığını görmüş. Arkadaşlarının yanına gelmiş ve ; -----Bu ateş aydınlatıcı birşey demiş.. 2. Kelebek bununla yetinmeyerek daha fazla şey öğrenmek istemiş. Biraz daha yaklaşmış ve ısındığını hissetmiş demişki; ----Aynı zamanda bu ateş ısıtıcı bir şey.. 3. Kelebek bununla da yetinmemiş. Biraz daha, biraz daha yaklaşmış. Bir anda ateşin kanatlarını yaladığını hissetmiş ve yanmış kanatlarıyla geri dönmüş şöyle demiş; ---- Ve bu ateş yakıcı bir şey... Sonuncu kelebek dahada çok şey öğrenmek istiyormuş. Biraz yaklaşmış aydınlandığını görmüş. Biraz yaklaşmış ısındığını hissetmiş. Biraz daha yaklaşmış ateş kanatlarını kavurmuş ve biraz daha yaklaştıktan sonra tamamen yanan kelebek 'poff' diye ortadan kayboluvermiş.. Ateşin gerçekten ne olduğunu belki birtek o öğrenmiş ama geri dönüp söyleyememiş. Çünkü kaybolmuş ateş içinde.... Ve birşeyi ancak içinde kaybolan anlayabilir ve bilebilirmiş... HERŞEYİMSİN !! Sen; benim vazgeçilmezimsin. Geceler boyu düşlediğim, Rüyalarımı şiirlerle süslediğim Su gibi aş gibi. HERŞEYİMSİN ! Sen; benim tek tutuklu yanım, Yıllar boyu sürgünlerim. İçimden söküp atamadığım mahpusluğum, Hürriyetim, kana kana içtiğim suyum. HERŞEYİMSİN ! Sen; benim yüreğimde hiç bitmeden kanayan, Bir ömür dermanı bulunmayan. İçimde her an ağladığım yanım, Canım, kanım, tek varlığım. HERŞEYİMSİN ! Sen; benim umutlarımın kadını, Düşlerimin tek sultanı. Unutamadığım atamadığım, Hayattaki en tatlı yanım. HERŞEYİMSİN ! Ağlarım usul usul Seni uğurlarken son yolculuğa, Ağlarım gidişine. Karanlık bir bahar gecesinde, Zamansız çekip gittin Zmansız kapandı güzel gözlerin.. Söyle üşüdünmü? Bir avuç toprak örtünce üstünü Bir demet çiçekle ağlarım başında Sen misin bu cansız yatan, İnanmam… Ağlarım usul, usul Seni uğurlarken son yolculuğa Ölümsüz resimlerde, Sanki bir şeyler söylüyorsun hala, Nasıl inanırım Dünyamı altüst eden yokluğuna Bir demet çiçekle ağlarım başında Sen misin bu cansız yatan? İnanmam… UYAN NE OLUR UYAN!... O kadar çok şey var ki, yarım kalan UYAN NE OLUR UYAN!... Yorulmuş olamazsın yaşamaktan UYAN NE OLUR UYAN!... Çekip al beni; Bu zor karanlıktan UYAN NE OLUR UYAN!... Hani zaman çare derler ya; YALAN!.. CANIM BABAMA... Gecenin alacası hayat, sardunyalar susuz babacığım, Gel!.. biraz saçlarıma dokun Yorgunum… Kızını özledin mi baba? Dile kolay on yıllık bir hasret baba, Hiç sarılamadım sana…. Ağlarım usul usul Seni uğurlarken son yolculuğa, Ağlarım gidişine. Karanlık bir bahar gecesinde, Zamansız çekip gittin Zmansız kapandı güzel gözlerin.. Söyle üşüdünmü? Bir avuç toprak örtünce üstünü Bir demet çiçekle ağlarım başında Sen misin bu cansız yatan, İnanmam… Ağlarım usul, usul Seni uğurlarken son yolculuğa Ölümsüz resimlerde, Sanki bir şeyler söylüyorsun hala, Nasıl inanırım Dünyamı altüst eden yokluğuna Bir demet çiçe yok yorum :: trackbacks :: link { Sayfa 1 of 6 } <- Önceki Sayfa : : Sonraki Sayfa -> ALLAH AZZE VECELLE 8/4/2008<>04:37 BULUTLAR GEÇİYOR ÜSTÜMÜZDEN... Bulutlar geçiyor üstümüzden... Aklıma, Dostun yüzü geliyor... Adını anarken, kalbime ateşin düşüyor.. . İlkbahar yağmurları yüklü bulutlar gibi, ümmete rahmet oluşun.. Bulutlar geçiyor üstümüzden. Ağaçlardan yapraklar düşüyor... Aklıma ecelim düşüyor... Ömür ağacından, sessiz ve usul usul ve titrek bir yaprak, ölüm meleğine doğru süzülüyor.. Üstünde adım yazılı... İçime verilmemiş cevapların korkusu düşüyor... Bulutlar geçiyor üstümüzden. Aynadaki yüzüm eskiyor, içimdeki özüm değişiyor... Cennet bahçelerinde bir zümrüd-ü Anka kanat çırpıyor... Melekler kimi secdede, kimi rükuda, kimi kıyamda seni zikrediyor.. Sana aşina ruhlarımız..Yoğun kasveti içinde dünyanın, ruhuna aşina bir canla, canımız seyrü aleme çıkıyor... Dünyada birer yolcuyuz biz, vatan seninle olabildiğimiz her yer oluyor... Bulutlar geçiyor üstümüzden. Rahmet bulutları beklerken gökten, yere ateş okları yağıyor... Kulaklarımı helak olan kavimlerin çığlıkları dolduruyor... Gönlüme kıvılcım düşüyor... Günahlarımın ateşi yanıyor, bir duman benliğimi sarıyor.. Boğulan ruhuma açılan pencere, Sen'in yanın.. Bulutlar geçiyor üstümüzden. "Hayat, gördüğünden ibaret değil!.." diyor derviş... Gözlerine bakıyorum kalbimle, ruhunun dünyaya açılan pencerelerine... "Seyrettiğim bir insan mı, melek mi, kainat mı yoksa Sen misin ey Sevgili!.." diyorum... Cemalin cemaliyle tecellî ediyor özünde, seyrediyorum... Kahır gibi gözüken lütuflar, lütuf gibi gözüken kahırlar.. Tecellî halindeyken âleme, "bildiğim yok" diyorum... Bildiklerim senin öğrettiklerindir.. Bulutlar geçiyor üstümüzden. Aklıma, Dostun yüzü geliyor, ağaçlardan yapraklar düşüyor... Üç dört yaşlarında bu erkek çocuğu, gülücükler saçarak, bahçede ordan oraya kaçıyor... Aynadaki yüzüm eskiyor... Yağmur toprağa düşüyor. Rahmet bulutları beklerken gökten, yere ateş okları yağıyor... "Hayat, gördüğünden ibaret değil!.." diyor derviş, kimi insan fark etmiyor BULUTLAR GEÇİYOR ÜSTÜMÜZDEN... Bulutlar geçiyor üstümüzden... Aklıma, Dostun yüzü geliyor... Adını anarken, kalbime ateşin düşüyor.. . İlkbahar yağmurları yüklü bulutlar gibi, ümmete rahmet oluşun.. Bulutlar geçiyor üstümüzden. Ağaçlardan yapraklar düşüyor... Aklıma ecelim düşüyor... Ömür ağacından, sessiz ve usul usul ve titrek bir yaprak, ölüm meleğine doğru süzülüyor.. Üstünde adım yazılı... İçime verilmemiş cevapların korkusu düşüyor... Bulutlar geçiyor üstümüzden. Aynadaki yüzüm eskiyor, içimdeki özüm değişiyor... Cennet bahçelerinde bir zümrüd-ü Anka kanat çırpıyor... Melekler kimi secdede, kimi rükuda, kimi kıyamda seni zikrediyor.. Sana aşina ruhlarımız..Yoğun kasveti içinde dünyanın, ruhuna aşina bir canla, canımız seyrü aleme çıkıyor... Dünyada birer yolcuyuz biz, vatan seninle olabildiğimiz her yer oluyor... Bulutlar geçiyor üstümüzden. Rahmet bulutları beklerken gökten, yere ateş okları yağıyor... Kulaklarımı helak olan kavimlerin çığlıkları dolduruyor... Gönlüme kıvılcım düşüyor... Günahlarımın ateşi yanıyor, bir duman benliğimi sarıyor.. Boğulan ruhuma açılan pencere, Sen'in yanın.. Bulutlar geçiyor üstümüzden. "Hayat, gördüğünden ibaret değil!.." diyor derviş... Gözlerine bakıyorum kalbimle, ruhunun dünyaya açılan pencerelerine... "Seyrettiğim bir insan mı, melek mi, kainat mı yoksa Sen misin ey Sevgili!.." diyorum... Cemalin cemaliyle tecellî ediyor özünde, seyrediyorum... Kahır gibi gözüken lütuflar, lütuf gibi gözüken kahırlar.. Tecellî halindeyken âleme, "bildiğim yok" diyorum... Bildiklerim senin öğrettiklerindir.. Bulutlar geçiyor üstümüzden. Aklıma, Dostun yüzü geliyor, ağaçlardan yapraklar düşüyor... Üç dört yaşlarında bu erkek çocuğu, gülücükler saçarak, bahçede ordan oraya kaçıyor... Aynadaki yüzüm eskiyor... Yağmur toprağa düşüyor. Rahmet bulutları beklerken gökten, yere ateş okları yağıyor... "Hayat, gördüğünden ibaret değil!.." diyor derviş, kimi insan fark etmiyor BUYUR EY KULUM... SENİ İSTERİM YARAB... SENI ISTERIM YA RAB ! BIR BEBEK UYANIR SEHER VAKTINDE, AVUÇLARI SANA DOGRU, KULAGI EZAN SESINDE KAYALARIN, SULAR SÜRÜNEREK SANA GELIR RABBIM, DAL UÇLARI SANA DOGRU, BENDE SENI ISTERIM... ALNI SECDELERDE DURAN HATIRINA, HESABI NEFSINE SORAN HATIRINA, GÖZLERINI ILIMLE YORAN HATIRINA, HASTA ZIYARETINE VARAN HATIRINA, EMANETI YOLUNA SEREN HATIRINA, KUR’AN HATIRINA KUR’AN HATIRINA, KUR’AN HATIRINA, ALEMI AFFET. EY RABBÜL-ÂLEMIN! YÜZÜM YOK AMMA, BENIDE ALEMLERE DAHIL ET. HASTALAR SIFA SAYIKLAR, SÜRGÜNLER VATAN. AÇ IÇIN TEK LOKMA DÜNYAYA BEDEL. ANNE IÇIN ÇOCUGUN MANASINI BILIRIM. KANATTIR KUSLARI GÖKYÜZÜNDE TUTAN, BENDE SENI ISTERIM. UÇAN KUSUN BIRAKTIGI IZ HATIRINA, VURMAYI SAKLADIGIN YÜZ HATIRINA, SENI SEVINDIREN SÖZ HATIRINA, IFFETI IÇIN ÖLEN KIZ HATIRINA,KABE’DE AGLAYAN DIZ HATIRINA, VE HABIBINI ÖRTEN BEZ HATIRINA, ALEMI AFFET. EY RABBÜL-ÂLEMIN, YÜZÜM YOK AMMA, BENIDE ALEMLERE DAHIL ET... SENDEN BASKA SEVDIGIM, SENIN KADAR SEVENIM YOK. SUDA BOGULURKEN KURTULMAK ISTERYA INSAN, MEÇHÜLÜN DEGIL HISLERIM, O INSANDAN DAHA ÇOK, BENDE SENI ISTERIM. MENZILI HAKIKAT YOLLAR ASKINA, ALNI AK YASAYAN DULLAR ASKINA, ADINLA SENLENEN DILLER ASKINA, ÖMRÜ CIHAD OLAN KULLAR ASKINA, RESULULLAH KOKAN GÜLLER ASKINA, ALEMI AFFET. EY RABBÜL ALEMIN, YÜZÜM YOK AMMA, BENIDE ALEMLERE DAHIL ET.... DAHA KAFIR DIYE AGZINI AÇARYA CEHENNEM, UFUKTAN MÜ’MIN BEKLERYA CENNETIN GÖZLERI, NASIL KELIME-I SEHADET ARARSA DIL SON DEM, YARABBI YILLARDIR AÇIK ELLERIM, MEKKENIN RESULÜ ÖZLEDIGI GIBI, BENDE SENI ISTERIM. KAPILAR KAPANMADAN, TÖVBE VAKTI DOLMADAN, YÜCE DAGLAR PARCA PARCA OLMADAN, ÜMITLER KAYBOLMADAN, GEZEGENLER CARPISIP YOGRULMADAN, ÖLÜLER KABRINDEN DOGRULMADAN, ALEMI AFFET. EY RABBÜL ALEMIN, YÜZÜM YOK AMMA, BENIDE ALEMLERE DAHIL ET... EY HER TÜRLÜ MEKÂNDAN MÜNEZZEH, VE KAFAT KALBIME SIGAN RABBIM! KEVSER DIYE TUTUSUR KADEH, VE FERYAD EDER SEFEATINE MUHTAC OLDUGUM: “YA RABBI ÜMMETIM, YA RABBI ÜMMETIM!” TESBIHTE HATA VARSA TÖVBELER OLSUN. BENDE SENI ISTERIM. SENI TESBIH EDEN KÜRE HÜRMETINE, ALINLARIN SECDEDE KALDIGI SÜRE HÜRMETINE, GAZADA ALINAN YARA-BERE HÜRMETINE, SEHIDE SON DAMLA SUYU VEREN DERE HÜRMETINE, ASERE-I MUBESSERE HÜRMETINE, ALEMI AFFET! EY RABBÜL ALEMIN, YÜZÜM YOK AMMA BENIDE ALEMLERE DAHIL ET...! SORMA BANA HANGİ AŞK DİYE? Aşk… Namlusu kalbime doğrulmuş… Tetikte bekler… Barut değil, gül kokusudur sızan… Ya Rabbim!… Senin sevdiğindir sevgilim… Düşmanın; düşmanım! Bu, benim inancım… Ve aşkım… “Yaratılanı sevmek; Yaratandan ötürü…” Sevebilmek… Sevgiyi Yaratandan ötürü… Derviş; aşk adamı… Dergah; aşkhane… İbadet; sevgiliye muhabbet… Su nasıl kaynar gönül ateşiyle?… Çiçeklerin zikri nasıldır ve kimler duyar? Ve Ferhat’ın dağları erittiği ateş, Şirin’in aşkından ibaret midir? Sorma bana “Hangi aşk?” diye… Ve aşktan korkma! Bir göz açıp kapayıncaya kadarsa ömür… Aşk sonsuz olmalı… “Aşk nasıl sonsuz olur?” Bunu sormalı… Aşk… Namlusu kalbime doğrulmuş… Tetikte bekler… Barut değil, gül kokusudur sızan… Gül kokusu; Bulur doğruyu… Namlu kalbime dayanmış… Sorma bana “Hangi aşk?” diye… Ve tetik; Titrer durur “ALLAH” diye… KAPINA GELDİK Her hâli günah bir cemaat olduk... Yemesi, içmesi, yatıp kalkması, sözler, yazılar ve her çeşit davranışlar; hepsi günah. Kurtuluş ümidi ile atılan her adım iyice batırıyor bizi. Ne zamana kadar bu çamur içinde tepinip duracağız, bilmiyorum... İnsanlığımız sönmüş mü? Kâlpler neden bu kadar hissiz? Niçin gözyaşları rüyalara terk edildi? Yoksa biz kendimizi yaşamıyor muyuz? Öyle değilse neden yanarken gülüyoruz? Ben, bize basiretli diyemeyeceğim. Çünkü göremiyoruz yarını... Anlayamıyoruz bizden evvel boğazlananların yerinde boğazlanacağımızı... Bakın şu kalabalıklara... Şu yer yer kabaran, kubbeleşen taşa, demire, toprağa. Eski farelerin sığınaklarında saadet arıyorlar. Efendiden kaçan, yolunu yitiren bir cemaat, neticesi elem, lezzetler zebunu bir topluluk... Yıllardır hep aynı kaldırımları tepiyor, aynı kapıların önünde geziyoruz. Kulaklarımız çatlak kahkahalardan, özlediği sesi duyamamakta... Gözler, renk hırsızlığı yapa yapa körlenmiş, O'nu görememekte. Gündüzümüz geceden karanlık, gecemiz zalâm zalâm üstüne kabir. Günlümüz ölülerden ümit dileniyor. Kafamız mezar taşlarından daha yaslı... Yok mu gecemizi gündüz edecek bir merhametli? Yok mu kanayan kâlbimize merhem sürecek bir tabib? Artık mezarlara perde gerip arkasında zevk edenlerin saadetine inanmıyoruz. Cenaze evindeki düğün alayı oyununa kâlbimiz kanmıyor. O bir şey kaybetmiş gibi durmadan sağı solu araştırıyor. O, O’nun sevdalısı.. En yüksek binalarda en lüks sefahethanelerde en renkli eğlencelerde.. O hep O’nu takip ediyor. Istırabını dindirecek, onu bir kuş hafifliği ile çok yükseklere götürecek o şefkatli elleri.. O'nu buluş, ne mesut an o. O, kendisine dönüşümüzü ve sızlanışımızı bekliyor. Dertler yiyip bitirmeden nihayet kapısına dönüyoruz. Yâ Rabbi! Sen bizi bağışla! Sen'in kapına elsiz ayaksız gelsek de yine sana varmak ümidi ile geliyoruz. Sen'den ayrı düştük ama, hiçbir gönül yapıcıya bağlanmadık. Sen'den başka okşayanımız da olmadı. Sızlanışlarımızla alay edildi; feryadımıza kimse gelmedi. Bizden evvel Sen'in huzuruna bu kadar günahla gelen olmamıştır. Amma cehaletimizden dolayı bizi kınama, başka kapı bilmiyoruz. Eğer kabul etmezsen kimin kapısına gidelim? Ey yaslıların ümit kaynağı! Bize yâr ol! Ey çaresizlerin çaresi! Bize çâre ol! Şu köhne kubbede bizlere biraz cilve göster! Ola ki bir daha senden ayrı düşmeyelim. Eyledik hadsiz günah, nihayet tasmalı boynumuzla İlâhî kapına geldik... “VAR”A “YOK DEMEKLE, NESİ DEĞİŞİR Kİ “VAR”IN? Varsın Allah’ım varsın! Diller yok diyorsa yalan, kalplerde Senin adın Yazılı … Canlar Seninle yaşıyor … Eller, Sen istersen tutabilir, dizler de öyle … Alâim-i Semâ Senin. Gökkuşağında renkler Seni gösteriyor, “”Ressam” yok dese dert midir? Şarkılarda ismin geçmese ne gam? Sesler Seni söylüyor. Senin besteni şakıyor bülbüller! Gül gülümsüyorsa senin güzelliğinden … Rahmetinin katresidir yağmur, bahçeler hep senin. En şefkatli Sensin Allah’ım Çünki Sensin anneleri yaratan … En kudretli Sensin allah’ım Çünki Sensin dağları dik tutan … Çocukların pamukçacık ellerinde, çimenlerin yeşermelerinde, sevdâlıların sıcacık yüreklerinde “apaçık Sen “saklısın” … Sana “yok” diyeni “yok tan “var” eden de Sensin. Bolluklar mükafatın, kıtlıklar ikazın ... Ferahlıklar, sıkıntılarımıza teselli, üzüntüler Seni hatırlamamız için … O kadar varsın ki … Varlığının heybeti karşısında başımız dönüyor, tıpkı dünya gibi … Sensiz yaşanmıyor … Milyonlarca yıldır, milyarlarca hayat ve her hayat sahibine her an .. Taptaze nefesler veren nasıl “yok” olur, nasıl “yaşamaz”? Hayatı veren Sensin. Hayat da, hayatım da Senin. Kendini bilmeyen Seni tanımamış; kim neylesin? Anlamayı, bir adıma karşılık bin adımla koşuşturan Sensin. ”İnanılan” da Sensin “inandıran” da … “Var” daha “yok” iken “var” olan da Sensin. Sevgin zerre eksilse üzerimizden ve bir an çevrilse bakışların, tutuşur yanarız … Asırlar bir ince perde, mekan bildiğimiz, ayak bastığımız, paylaşamadığımız dünya bir durak. Bir hak verdin … Akıl, duygu, dudak verdin, fırsat verdin, söyleyeceğiz … Kaderimizi kendimize “yazdıran” da Sensin. Yarattın, yaşatıyorsun, dirilişimiz vaadin … Sen vaadinden dönmeyensin, Senindir sonsuzluk! ”Küçükler” Senden uzaklaştıkça küçüldüler, “büyükler” Sana yaklaştıkça yüceldiler. Yûnus balığın karnında, Yûsuf zindanda Senin kölendi. Hürriyet Sendeydi, Sen Rabbimizsin . Serinlik Sendendi, İbrahim’i ateşin yakışından kurtaran … Mûsa’yı Firavun’un sarayında büyüten Sendin. Sendin hem yetim, hem öksüz Efendimizi Mirâc’a çıkaran … Yûsuf Züleyha’yı Senin için reddetti … O her şeyi! Allahım: Rüzgardan ışıktan, lisandan, insandan deliller gönderdin .. Her oluş, her tükeniş işâretindi! Peygamberlerin, nizamını anlatan yazının satırbaşlarıydı, kelimelerindi, velilerin: Dostların, senin imla işaretlerin … Geylâni Seni söyledi, Rabbani Seni, Mevlâna Sana çağırdı, Gazâli Sana. Bediüzzaman’ın “çağına ve sonrasına” Seni anlatan sözü binlerce sayfa sürdü … ”Bildim Seni ey Rab, bilinmez meşhur” dedi üstad, Sen çileyi mutluluk yapansın. Varsın Allah’ım varsın … Hilekâr bilim, edepsiz edebiyat, sahte san’at “yok” diye, “varlığın” karşısında feryadı bassa , kanarmıyım? Küçük kitaplar “Yok” yazsa? Kâinat “var” yazan koca bir kitap! Yazan sensin, okutan Sensin. Selâm Sana sevgili. ”Bir nakışta bin nakşı nakşeden nakkaş …” Atomundan galaksisine, zerresinden küresine, yarattığın ne varsa, hepsi içimde dönüyor … Dalgalanıyor denizlerin damarlarımda, buğulanıyor gökyüzü gözlerimde, rüyalar içindeyim, çiçekler içinde, güneşler açıyorum … Bir küçük kainatım! İnsanım ve inanıyorum Sana. Kundaktan kefene, beşikten musallaya ve oradan “asıl hayata” uzanan rahmetine … Şelâlelerde çağıldayan, mercanlarda parıldayan güzelliğine … Toprak kokan mahsuller, kovanlar, peteklerce ikram ikram üstüne bereketine … Kan kırmızı karanfillerden, gözbebeklerine kadar, binbir çeşit ve rengarek sanatına inanıyorum … ”Yok”a inanmak “yok!” Şüphesiz inanılacak yalnız Sensin. Sebebler, size söylüyorum, sizi sebeb gösterenlerde suç, sevgilim “ol” der ve “olur” … Allahım … Bir sevdâdır Sana inanmak … Gurbette âniden kavuşmaktır! her şeyimi Sen verdin, her şeyim Senin. Seni Sana layık anlatamadım affet! Kelimem yetmedi! İşte Allah’ım bu kulunun söyleyebildiği bu kadar. Ben bu kadarım … Şükür ki Sen bu kadar değilsin! Zaaflarımla, günahlarımla … Üzüntüm, sevincim, ümidimle … Pişmanlığımla ve inancımla geliyorum … Uğrunda çetin çilelere çattığım, deli divane sanıldığım Sensin … “Sen” demekten utana utana Sen dediğim de Sensin! Kimseden tek şey istemez olsun dilim, onunla Sana yalvarayım, Hiç eğilmez bir alnı yüzümün, o dik başımla huzura varayım … Olamadım Allah’ım, istediğin gibi! Aydınlığın gözlerimi kamaştırdı, kuytulara kaçtım … Güvenememekle, sevememekle, eğilememekle cinayetler işledim … İnkar etmedim, edemedim … Ölümü hayat gibi nimet bildim. Ölümü de hayat kadar sevdim, Azrail’i de! Kefen giyip aklanmayı,lekemi alnımdan al diye Sana gelmeyi dilerim … Sultan olayım diye yarattın, gedâ olabildim … Sana dönmek dilerim Rabbim … Huzuruna erdir beni! AnasayfaProfilimArşivSon Yazılarım ◦1 . YIL◦Öyle Gidecek Gibi Bakma◦Mavi◦Yalnızca seni özlemek geliyor içimden...◦Bir özLemdi duygu,◦Anılar öptü dudaklarımı ◦Uzun yoldan geliyorum.◦SEVDAMA AYRILIKLAR VURMAZ BENİM◦Yine sensizim bu gece◦KAPAT GÖZLERİNİ◦Aşkımızın Resmi◦Sen olmasaydın,◦her şeyin olabilirim....◦ağladım◦Sensizliği yaşıyorumKategorilerim ◦Arkadaşlarım ◦Blogcu Yardım ◦beinlove Etiket Bulutu Denizim Aşkım sigaramın dumanı en güzeli anlatmak anlatamamak unut acıları tek engelim güzelliğini anlatma Deniz aşkı bu akşam Sen ‘Unut’ Demişsin Bağlantılarım ◦Rss AyrilmamMayıs 5, 2010 · This image has been resized. Click this bar to view the full image. The original image is sized 1024x768. Anladim artik beni sevmiyorsun biliyorum Ama ben seni her halinle seviyorum Ayrilik sozlerine inan dayanimiyorum Bak ilk defa dizlerinde agliyorum Ayrilmam alistim sana ben Ayrilmam atamam yuregimden Koparma beni senden Ayrilmam kopamam senden Ayrilmam koparma beni senden Ayrilmam atamam yuregimden Ayrilmam canima can katandan Ayrilmam bırakma kollarindan Ayrilmam ayırma kollarindan Hani sen benimdim hani cok severdin Simdi ya sen nasil nasil nasil gidersin Hani sen benimdim hani cok severdin Simdi ya sen nasil nasil nasil gidersin Ayrilmam koparma beni senden Ayrilmam atamam yuregimden Ayrilmam canima can katandan Ayrilmam bırakma kollarindan Ayrilmam ayırma kollarindan Beni senden koparirsan bilki bu can, can çekisecek, beni senden ayirirsan bilki can damarim kesilecek, sen olmasan canim, sanma bu kalp baska birini sevecek, eger beni senden koparirsan bilki bu can sensiz ölüp gidecek be karagözlüm.. Yorum (0) Yorum yaz! | Etiketler : Ayrilmam Bir Anlamı Olmalı Hayatın Mayıs 5, 2010 · Bir Anlamı Olmalı Hayatın bir anlamı olmalı hayatın yarınlara dair çiçekleri açmalı gönül bahçelerinde gülünde diken dikeninde güller olmalı birbirini bütünleyen ve umuda olan yolculukları her hangi bir durakda inilmeden haziranın sıcak bir akşamında kardeleni düşünmeli mesela zemheride taze ıhlamur kokularını yağmuru sevmeli kendince ne zaman yağarsa yağsın iliklerine kadar ıslanmalı umudun sevda dolu yağmurlarında denizi hiç görmesede bir bardak sudan etkilenmeli med cezir kavgalarına girmeden aşkını haykırmalı denizin dalgalarına yakamozlarında dans etmeli çılgınca veya denizdeki küçük balığın suya olan hasretini çekmeli sessiz içten ve derinden en karanlık gecesinde içindeki mumun ışığına bakabilmeli her çıkmaz yolun girişinde iki yolu olmalı onu bekleyen bir anlamı olmalı hayatın sevebilmek için sevebilmek için önce kendini sevmeli ve sevdiğinin göz bebeklerinde kendi gülüşlerini görmeli Yorum (0) Yorum yaz! | Etiketler : Bir,Anlamı,Olmalı,Hayatın EMANETİM EMENETTİR AŞKIMMayıs 5, 2010 · EMANETİM EMENETTİR AŞKIM sen geldin rengarenk açtım ben gönül bahçemin tek sahibi sen sen geldin mevsimleri bahar ettim ben hayatımın tek anlamı hiç bu kadar sevilmedin sen sen geldin mutluluk pınarı buldum ben sen geldin aşk şarabı içtim ben sen geldin hüznü kederi yetim bıraktım ben sen geldin kalbimin zinzirlerini ateşe verdim ben sen geldin kokunu duydum herşeyde ben sen geldin kara gözlerini gördüm her yüzde ben sen geldin benden bir sen oldum ben sen geldin tüm yaralarımdan aşkı akıttım ben şimdi sen geldin ya aşkım yüreğime girdin ya aşkım hayatında bana yer verdin ya aşkım bu can bana emanet ya aşkım emenetim emanettir sana aşkım Yorum (0) Yorum yaz! | Etiketler : EMANETİM,EMENETTİR,AŞKIM Sana mektupMayıs 5, 2010 · Sana mektup yazmak nerden aklıma geldi bilmiyorum. sanırım hüzünlü kızlara özendim. Öyle afili bir şey bekleme benden. Giriş gelişme sonuç olmayacak tıpkı sen ve ben gibi bir bütün olamayacak. Gönül yazımı bilirsin düzensizdir, birazda okunaksız. Anlatacaklarım var.Sadece dinle... Sana mektup yazmak nerden aklıma geldi bilmiyorum. sanırım hüzünlü kızlara özendim. Öyle afili bir şey bekleme benden. Giriş gelişme sonuç olmayacak tıpkı sen ve ben gibi bir bütün olamayacak. Gönül yazımı bilirsin düzensizdir, birazda okunaksız. Anlatacaklarım var.Sadece dinle... Sessizliğini dinledim uzun bir süre. Düşündüm taşındım çözümünü bulamadım. Özlemek neden bu kadar yorar insanı? “özlem” isminin eyleme dönüşme çabasından mı? “Düş” ün, “düşünmek” kadar büyümek özentisinden mi beynimin içindeki tüm hayallerin çocukluktan vazgeçip başımın etini yemesi? Ne zaman lafın bir ucu sana çıksa sonuna gelemeden heba oluyor gülümseyişlerim. Yorgunum… Şu saatlerde sıcak çekildi kapı eşiğine. Senin rüzgarların var sen kokan. Zaman öldürüyorum geçmişi yoklayarak, leşlerim çoğalıyor. Dip balığı oluyorum. Tüm bu çırpınışlarım tek bir nefeslik su yüzüne çıkıştan öteye götürmüyor beni. Yüzün geliyor gözlerimin önüne beni dinlerken kalkan kaşlarına asılıyorum tut beni çıkar diye. Gözlerinde boğuluyorum… Sol yanıma yatsam seni uyusam, hep rüyada kalsam... içim dilime vuruyor, konuştuklarım incir çekirdeğine yetmiyor; sakladıklarımdan ve senden bahis açmama inadımdan. Burnumu bir karış dikiyorum havaya, içim düşüyor. Oysa söz vermiştim kendime, üzerime giydiğim güçlü kız kostümü çıkmayacak, çıksa da senin haberin olmayacak diye. Varlığımla yokluğum ayırt edilemez olacaktı senin için, “herkes” olacaktım ve belki “hiç kimse”... Beceremedim… Kimse görmeden, tutup elinden kaldırdım içimdeki ufaklığı. Çok acımış, kimseye belli etmedim,edemedim.. Teselli bile aramadım kızgınlıklarıma, hakkımdı bu kara isyan. Sonra fark ettim ki ben bu zamana ait değilim ve biliyorum sende... O yüzden hep “an”larda teğet geçtik birbirimizi. Ama içime dokundun bir kere . Parmak izlerin duruyor bakışlarımda. Nereye baksam senden bir iz bırakıyorum. Bu aralar kendime hep suçüstüyüm. Islah olmaz bir özlemim ve korkak bir mantığım var. Tek dinginliğim kelimelerin. koklayıp koklayıp saklıyorum hafızama. Arşivimde acılarım var benim. Rutubetli; güneşe serip kuruttuğum. Tozunu alıp, halı altında biriktirdiğim hatalarım. Seninse anlatmadığın masalların var. "sus"ların kucağında çocuk masumu yüzün ve küfrengi günahların... Baksaydın korkmayıp gözlerime. Sana keşkelerimi sunacaktım terketmeden bahar kıpırtısı içimi. Yalpalamayacaktım bugünlerde yarınlara inançsızlığımla ve biliyor musun “kal” deseydin rüzgarlarla getirdiğin son hecemle kavrulacaktı bahar bitimi... Çırılçıplak sevdalar dört mevsimdi. ayı günü yoktu.gidenler tekrar gelebilmek için gitmişti.ihanet sayıldı. sükut altındı; yağmur gibi çisil çisil, acıkmış bir nefesin dudaklarında tadımlık. korkaklık sayıldı. Dinleseydin aryaları, kulaklarına çalınan tını; sevgilinin sızlayan ahına eşti... Yoldaştı sayıklamalara in-ce in-ce in-ce... Bil(e)medin... Yaşananların üstünü örtecek kadar şeffaf bir kelimem yok. S en bilirsin ürkekliğimi, tarihten çalınmış eğreti kahramanlığımı... çekerim kılıcımı zamana ama kesip atamam biriktirdiklerimi. Gözlerim yağar, toprak kokar ve filizlenir kabuk bağlayan yaralarım. Dilek kipleri bağlarım... Kaçışlarım sana meyilimdendir . Sessizliğine sığınışım kabullenişimdir her şeyi. Sakın “neden” diye sorma. Verdiğim her cevap mayındır pişmanlığıma. Ve bu bir iç dökümdür çağıl çağıl. Bil ama bilme… Yorum (0) Yorum yaz! | Etiketler : Sana,mektup Bir sabahMayıs 5, 2010 · Bir sabah uyandığında, Yağmalanmış bir şehrin, Sessizliğine bürünecek anıların... Karakışın koynunda kuruyacak taze baharın Sana yazılmış şiirlerim... Gözyaşında birer birer alevsiz yanacak... Gözlerin karanlığa perde perde düşerken, Üşüyen yüreğin, Sana tavan deliğinden gülümseyen yıldızları, Anlatan bu garip adamı arayacak... Bir sabah perdeleri güneşe araladığında, Kanatları parçalanmış, Bir serçe yavrusu düsecek avuçlarına, Tarifsiz bir korku eklenecek gözyaşına, Soğuk ellerin alevde ısınmazken, Islak gözlerin hep, Üşüyen yüreğini gülüşleriyle ısıtan, Bu garip adamın sıcak ellerini arayacak... Bir sabah pencereni rüzgarlar açtığında, Taze hazanlar düşecek ellerine... Dalgalar yalnızlığını bırakacak sahillerine... Gözlerin güneşte ısınır zannederken, Sen yalnızlığın gölgesinde üşüyeceksin... Ağustos sıcağının ateşle dansında, Yıldızların soluklandığı dağınık saçların, Çiçek kokulu nefesimi arayacak... Bir sabah uyandığında, Tenini soğuk terler içinde, Sol yanını tarifsiz acı içinde bulursan, Korkudan irkilip gözlerinde varlığımı ararsan, Senin bir damla gözyaşına gözünü kırpmadan, Canını verecek kadar seven bu adamı Yüreğinde bir daha bulamayacaksın... Yorum (0) Yorum yaz! | Etiketler : Bir,sabah İlk defa, sana sus/tum...Mayıs 5, 2010 · İlk defa, sana sus/tum... İçime sinmedi yüzü silinmiş ruhun... Şairim… bir balkon mermerine sırtüstü uzanıp, "Ya düş(er)se/m !" korkulu bedenimle seni yazar/ım gök/hüzüne heybemde ki harflerim azaldıkça düşlerimi doldur/urum kaleme göğe eğilip kulakların(d)a seni fısıldayacakken fark ederim bir düşü, bir hayale anlatamazdım ben... Sokağın en eski apartmanı demirkapı önü kardeşler marketin kepenkleri dibine bildiğim bütün cümlelerim düş/tü aradım parantez huylu yanlarımı sesime uykulu ayrılıklar üşüştü... Bir damla / abı hayattın bilmedin yaş taşıyan, gözü yorgunları hep uykusuz sandın oysa uyku susuzdu ! Beyaz omuzlarının, soğuk terine hayrandı sırtım ıssız bir çöle benzemeye çalışırdı cemreli adın içimi yakardın / adım adım kum kusardı ayaklarım dolu dizgin koşardı taneleri, tırnak aralarıma kan keser/di parmak büklümlerimi de ben büyürdüm.. kimseye söylemeden bir yaş daha yürürdüm.. sen büyürdün gözümdeki sevda büyürdü / tuzuyla ve ya/şlarımı taşımaktan bıkardı arşım eminönü hamalına dönerdi yanaklarım ağrıyan yanlarıma cesetler yığılırdı taşıyamazdım Ah bir dinlenebilsem ağzında bir de susabilsem sana, avazım çıktığı kadar... sen / ne olur cüzzamlı hayalimi taşlama şiir dökmez bu gözler artık... çünkü ben/ yalnızım çünkü sen/ yoksun! Neden / sadece ihtiyaç duyduğum da hatırlarım yokluğunu... neden raf şairliğimde arar da bulamam seni harf harf hiçbir yazım da tanıdık çıkmaz mı be sana bitiremediğim son tarihli geçmiş şiirlerime bile baktım.. ama sen inatla, yok(luk)tun... yani git(lik)tin.. bir damla kahvene kırık ömürlük bir hatırım vardı onu da yitirdin/m... Yorum (0) Yorum yaz! | Etiketler : İlk,defa,,sana,sus/tum... AllahaısmarladıkMayıs 5, 2010 · Allahaısmarladık Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın, Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git... Bir yarın göçtüğünü,çöktüğünü bir dağın Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git! Yavrusunun yoluna dalan bir dul bakışı Andırıyor ışıksız evinde pencereler. Biraz yeşermek için beklesin artık kışı Çağlayansız yamaçlar,suyu dinmiş dereler. Bir sarı yaprak gibi düştü gönlüm yoluna, Buğulu gözlerimden geçmediğin gün olmaz: Benim kadar titremez hiç bir yiğit oğluna, Hiç bir ana kızına bu kadar düşkün olmaz. Bin fersahtan duyarım kimle gülüştüğünü, Alnından öz kardeşim öpse ben irkilirim. Değil yalnız ardına kimlerin düştüğünü, Kimlerin rüyasına girdiğini bilirim. Gözlerimi gün gibi kamaştıran yüzünü Daha candan görürüm senden uzaklaşınca. Sararırsın dönüşte görünce öksüzünü: Bir gelinlik kız olur aşkım senin yaşınca. Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın, Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git. Bir yarın göçtüğünü,çöktüğünü bir dağın Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git! Faruk Nafiz Çamlıbel Yorum (0) Yorum yaz! | Etiketler : Allahaısmarladık Yüreğime söyliceklerim var..Mayıs 5, 2010 · Yüreğime söyliceklerim var.. Ey KâLBİM...! Yazık sana..o kadar çirkinleşmişsin ki.. Seninle konuşmak istediğim yalnızlık kokan gecelerimde.. Bana bir kez olsun"NEYİN VAR SENİN" demedin... Nefesimi tuttum"ÖLLL"diye ... Dayanamadım... Eğer ki imkânım olsaydı söküp atardım seni içimden.. Senden nefrett ediyorum Ey KâLP.!!! Bir kez olsun gör artık feryadımı... Gitme benimle kal.. Ne olur bırakma ellerimi.. Ne olur kaçırma gözlerini... Sana ihtiyacım var Ey KâLP... Duymuyorsun beni... Görmüyorsun halimi... Bilmiyorsun Sevgimi... Ey KâLP..! Kalpsizlik yaptığın gecelere lanet olsun... Gecenin mâtemi üzerime çöktüğünde üşüyorum.. Onu arıyorum yatağımızın sıcaklığında. Odamdaki o resmine bakıp bakıp içlenerek ağlarken Bir kez olsun benimle kalmadı biliyor musun ? Çok üzülüyorum... Geceler suskunluğunu bozmuyor nedense.. Ey KALP!! Senin acı vermeyen yanını özledim.. Bir de sevgilimin gözlerini... Ben üşüyorum kan ter içinde... Uyuyamıyorum gün ağarana dağların ardı kızıllaşana dek.. Uykusuzluğuma... Onsuz kalışıma... Birde sızılarıma engel olamadın Ey KâLP...! İyi geceler düşlerin beyaz matemi.. İyi geceler yüreğim.. İyi geceler Kâlbim Yorum (0) Yorum yaz! | Etiketler : Yüreğime,söyliceklerim,var.. Avuçla Nisan Düşlerimi Mayıs 5, 2010 · Avuçla Nisan Düşlerimi Gözlerindeki büyük limanlara yağmur beklerken Küle sancı karıştır, gül kokulu ellerin üşümesin Çöz nakışlarını tavlı yüreğinin yar, büzüşmesin Ölü bir mevsimin toprağı üzerime serpilmesin. Çatlak dudaklarının duldasında şifa olayım sana Ansız yangınlarla kurulalım hüzünlerin sofrasına Dirençsiz öpüşlerle yangınlar çıkaralım bir anda Avuçla nisan düşlerimi, konakla sevda koyağında. Işıltılı bir cennet ayır bana, sevdalar kanamasın Fermanlar çıkar sevgisizliğe, sevenler ağlamasın Umutların düğünlerini kur, davullar hiç susmasın Aşk halaylarıyla dönsün küre, yürekler yanmasın. Yüreğinin gerdeğine gelincik tohumlarını serpeyim Sevdalı günlerimin şiiri ol, sensiz yaşamı neyleyim Gözlerindeki ummanlara çağır beni, say ki kölenim Yüreğindeki saraylara al beni, ölümleri bekleyeyim. Yorum (0) Yorum yaz! | Etiketler : Avuçla,Nisan,Düşlerimi GülümmMayıs 5, 2010 · Mis gibi kokarken doğa Çiçeklerin içinde,en nadide En değerli gülsün sen gülüm.. Ve ben sana, Her gülden isim koydum adına Sen, beyaz gülüm..! Beyaz rengin içindeki saflığım Masumiyetim, özgürlüğüm Yüreğimdeki gizliliğim Kalbimdeki saygın beyaz gülüm.. Sen sarı gülüm..! Sarıdaki sıcak sevgim Sevincim,kıvanç duyduğum Dostum, içimdeki tek yarenim Düşlerimdeki tek sarı gülüm.. Sen pembe gülüm..! Pembedeki zarafetim, Hayranlığım,sendeki kalbim Sevgisinden keyif aldığım Sempatik biricik aşkım Gönlüm sende pembe gülüm.. Sen mavi gülüm..! Güllerin içindeki favorim Özgürlügümün çiçeği mavi gül Sevginle onur duyduğum Sevgi yolundaki ışığım Aşkın efsane simgesi Sevginin sembolü mavi gülüm.. Sen kırmızı gülüm..! Güllerin en anlamlısı,tutkum Aşkın simgesi,sevginin anlamı Hayatımın vazgeçilmez sevdası Gül bahçemin tek nadide gülü Gönül sarayımın tek yiğidi Seni seviyorum kırmızı gülüm.. Sen tomurcuk gülüm..! Aylardır bir gül seviyorum ben Aramızda mesafeler olsa da Ayrı ayrı şehirlerde olsak bile O;hep yanımda,hep düşlerimde Bir gül diktim yüreğime Henüz açılmamış,henüz gonca Dalında,açmamiş tomurcuk gülüm.. Gülüme son sözüm..! Ömrüm geçse de gül bahçesinde Tüm güller el pençe dursa önümde Senin üstüne gül koklar mıyım gülüm Seni sevmek,seni koklamaksa ölüm Uğrunda ölmeye değersin gülüm.. Yorum (0) Yorum yaz! | Etiketler : Gülümm Sen ‘Unut’ Demişsin,Mayıs 5, 2010 · Sen ‘Unut’ Demişsin,Anlamamışım…! Sen ‘Bitti’ Dedin,Ben’Bitmez’ ! Bitmedi de…! İnanamadım Söylediklerine… Hani Yapamazdın Bensiz,Ayrılığın Rüzgarı Esse Üşür,titrerdin! Şimdi İse ‘Aşkı Benle Yaşamak Varken Bensizliği Tercih Ettin’… SUSTUM Biliyordum;Konuşsam Yalvarıcaktım,Ayaklarına Kapanıcaktım… Küçük Düşüceğimi Düşündüğüm İçin Değil,Ne Olursa Olsun Gitmeyi Kafana Koyduğun İçin Sustum…! Madem Öyle,Herşey Gönlünce Olsun Dedim Ve Susturdum Sevdamı,Geceye SakladıM… Canımı Acıttı Sözlerin,Kalbim Acıdı da SUSTUM Daha Fazla Çirkinleştirmeyelim’ Dedin, ‘ Bizde Herşey Güzeldi ‘Diyemedim… Kafana Koymuştun Gitmeyi, ‘Kal’ Diyemedim! ‘Sadece İçimdesin Artık,Dışımda Değil!’ Dedin Ve Kayboldun Gecenin Karanlığında…! Bense Bir Duvar Dibinde Çırpındım,İsyan Ettim…! Aklımda Birsürü Soru İşaretiyle Kalakaldım… Hadi Gene Gecenin Karanlığında Saklanıyordu Sensizlik,Aydınlık Bastırınca Nereye Saklanacaktı?! Sustum,Sonunun Nereye Varacağını Bilmeden Annesini Kaybetmiş Çocuklar Gibi Aradım Durdum ‘Sen(sizliği)’i …! Saklamalıydım Seni Çok Derinlere,Gömmeliydim Kalbime… Aşkın Dilinden Anlamıyorsan Anladığın Dilden Konuşmalıydım Seninle… ‘Artık Seni Senden Bağımsız Yaşamalıydım…!’ Ben “Sen” i Büyütürken İçimde Dönersin Diye, Sen ”Bensizliği” Beslemişsin… Ben ‘o’ Derken,Sen ‘Onsuzluk’ Demişsin…! Ben ‘Aşk’, Sen ‘Nefret’ Ben ‘Dön’ Sen ‘Unut’ Demişsin,Anlamamışım…! Bana Düşen Sadece Kabullenmek Artık… Kalbime Gömmek… Biraz Unutmak,Biraz hatırlamak… Keşke Herşey Daha Farklı Olsaydı; Ama Hoşçakal Dedin Ve Gittin… Şimdi Göm Beni Kalbine Gömebildiğin Kadar, Ben Veda Etmem Bu Aşka!!! Yorum (0) Yorum yaz! | Etiketler : Sen,‘Unut’,Demişsin, bu akşamŞubat 12, 2010 · buakşam Yorum (2) Yorum yaz! | Etiketler : bu,akşam Deniz aşkıŞubat 12, 2010 · Denizaşkı Yorum (0) Yorum yaz! | Etiketler : Deniz,aşkı sanaŞubat 12, 2010 · sana güzelliğin nasıl anlatırım Yorum (0) Yorum yaz! | Etiketler : güzelliğini,anlatma gecelerŞubat 12, 2010 · geceler tek engelim http://www.youtube.com/watch?v=HzoUAyUVp2I&NR=1 Üzülüyorum Allah’ım Seni tanıma mutluluğunu, Seni dost edinme mesutluğunu yaşayamayanlara, Onların elleri açılmak istemiyor mu Sana? Onların kalpleri özlem duymuyor mu Sana? Onların dilleri Sen'in adını zikretmek istemez mi? Onların bütün uzuvları Seni ister biliyorum ama nedir onlara bu hasreti çektiren, nedir Sana kavuşmalarını engelleyen? Nedir onları Sen'den alıkoyan? Ey güzeller güzeli Rabb'im, yok yorum :: link { Sayfa 1 of 6 } <- Önceki Sayfa : : Sonraki Sayfa -> GAZETE 8/4/2008<>04:31 Sitene Ekle yok yorum :: link { Sayfa 1 of 6 } <- Önceki Sayfa : : Sonraki Sayfa -> ŞİİR 8/4/2008<>04:21 Seni ne kadar çok seviyorum izin ver anlatayım.. Duygular yaratılışın ve ideal faziletin sonuna varıp gözden yittiğinde, Ruhumun ulaşabileceği en uçsuz bucaksız, Derinliklere, genişliklere, doruklara dek, Seviyorum Seniâ?¦ Her günün en gerekli şeyi, Güneş aydınlığının, kandillerin ışığının uzandığı ufuklara dek, Seviyorum Seniâ?¦ İnsanlar hak için savaşırlarken, Ben seni en arı, en yalın biçimde seviyorum. Eski acılarımdaki tutkuyla, Çocukluk günlerimdeki inançla, Seviyorum Seniâ?¦ Kaybolmuş azizlerimle, kaybettiğimi sandığım sevgiyle, Seviyorum Seni.. Tüm yaşantımın soluğuyla, Gözyaşlarıyla, gülüşleriyle, Seviyorum Seni.. Veâ?¦ Rabbim, izin verirse Öldükten sonra daha çok, Seveceğim Seni!... Ayrılık diye birşey yok. Bu bizim yalanımız. Sevmek var aslında, Özlemek var, beklemek var. Şimdi neredesin ? Ne yapıyorsun ? Güneş çoktan doğdu. Uyanmış olmalısın. Saçlarını tararken beni hatırladın değil mi..? Öyleyse ayrılmadık. Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz. Zamanı hatırlatan herşeyden nefret ediyorum. Önce beklemekten. Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan. İkiside kötü, ikiside hazin tarafı yaşantımızın. Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar, Sonra yürümesini, Konuşmasını, büyümesini. Zaman ilerliyor, Bu defa para kazanmasını, Kanunlara saygı göstermesini, İnsanları sevmesini, aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar. Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun.. Ya o ? İnsanlardan dostluk bekliyor. Sevgilisinden sadakat, Çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor, Saadet bekliyor yaşamaktan. Zaman ilerliyor, Ve bir gün o da ölümü bekliyor artık. Aradıklarının çoğunu bulamamış, Beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak göçüp gidiyor bu dünyadan. İşte yaşamak maceramız bu.. Yaşarken beklemeyi beklerken yaşamak ve yaşayıp beklerken ölmek. Özleme bir diyeceğim yok. O kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası. O nefes alışı sevgimizin, Kavuşmalarımızın anlamı. O tek güzel yönü bekleyişlerimizin.. İnsanlığımız özleyişlerimizle alımlı, Yaşantımız özlemlerle güzel. Özlemin buruk bir tadı var, Hele seni özlemenin bir kokusu var, Bütün çiçeklere değişmem. Bir ışığı var, Bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz. Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam; Seni özlediğim içindir. Beklemenin korkunç zehiri öldürmüyorsa beni; Seni özlediğim içindir. Yaşıyorsam; içimde umut varsa, Yine seni özlediğim içindir. Seni bunca özlemesem, Bunca sevmezdim ki ! Bilemiyorum yıllardır neredeyim? Hergün yediğim ekmek, susayıp içtiğim su, Kolundan tutup gitmek istediğim erkek, Yaşamak kaygısı, gök hasreti, ölüm korkusu, Ve Rabbim senin adın! Yıllar var ki içindeyim hayatın. Anıyorum gençliğimi, özlüyorum çocukluğumu, Fakat bilemiyorum yarını. Bilemiyorum Rabbim, maksadını, kararını. Hepimiz işte dünyadayız, Yataktaki hastamız, topraktakı ölümüz; Neyiz, ne olacağız? Birşey bilmiyorum... Nefes almaktayım yalnız. Rabbim! beni yaratmışsın, İnsan şeklinde görünüyorum, Terlerim yazın, üşürüm kışın, Düşünüyorum, düşünüyorum... BİNBİRİNCİ GECE Gurbetten gelmişim, yorgunum hancı! Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş... Aman karanlığı görmesin gözüm! Beyaz perdeleri, ger yavaş yavaş. Sıla burcu burcu... ille ocağım!.. Çoluk çocuk hasretinde kucağım... Sana her şeyimi anlatacağım, Otur baş ucuma, sor yavaş yavaş. Güç bela bir bilet aldım gişeden; Yolculuk başladı Haydarpaşa'dan! Hancı n'olur, elindeki şişeden, Birkaç yudum daha ver yavaş yavaş! Ben o gece, hem ağladım, hem içtim, İki gün, diyardan diyara uçtum... Kayseri yolundan, Niğde'yi geçtim; Uzaktan göründü, Bor yavaş yavaş... Garibim; her taraf bana yabancı, Dertliyim; çekinme, doldur be hancı! İlk önce kımıldar hafif bir sancı; Ayrılık sonradan kor yavaş yavaş... Bende bir resmi var, yarısı yırtık, On yıldır evimin kapısı örtük! Garip, bir de sarhoş oldu mu artık; Bütün sırlarını der yavaş yavaş... İşte hancı! ben, her zaman böyleyim, Öteyi ne sen sor, ne ben söyleyim... Kaldır artık, boş kadehi neyleyim, Şu bizim hesabı, gör yavaş yavaş... HANZADE... DESEM Kİ Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır,Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini.Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,Senden kopardım çiçeklerin en solmazını.Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,Sende tattım yemişlerin cümlesini.Desem ki sen benim için,Hava kadar lazım,Ekmek kadar mübarek,Su gibi aziz bir şeysin;Nimettensin, nimettensin!İnan bana sevgilim inan,Evimde şenliksin, bahçemde bahar;Ve soframda en eski şarap.Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,Rüzgarlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.Günlerden sonra bir gün,Şayet sesimi farkedemezsenRüzgarların, nehirlerin, kuşların sesinden,Bil ki ölmüşüm.Fakat yine üzülme, müsterih ol;Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini.Ve neden sonraTekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede,Hatırla ki mahşer günüdür,Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum. CAHİT SITKI TARANCI ÖLÜME KALMAYACAKTIR BU DÜNYA Ölüme kalmayacaktır bu dünya. Çırılçıplak ölüler Aydaki rüzgardaki adamdan olacaktır; Kemikleri tertemiz ve tertemiz kemikleri yok olduğunda, Yıldızlardan olacaktır, ayakları, dirsekleri; Akılları başlarında olacaktır delirseler de, Denizlere batsalar yükseleceklerdir yine; Yok olsa da sevgililer sevgi yok olmayacaktır; Ölüme kalmayacaktır bu dünya/ Ölüme kalmayacaktır bu dünya. Dalgaların altında upuzun yatanlar Dağılıp gitmeyeceklerdir denizde; Burulsalar da kasları koparan Çemberlerinde gerili, kırılmayacaklardır; Kopsa da ellerinde gerilen insanları, Kötülükler dolu dizgin delip geçse de onları; Paramparça olsalar da çözülmiyeceklerdir; Ölüme kalmayacaktır bu dünya. Haykırmaz olsa da kulaklarında martılar Gümbürdemez olsa da dalgalar kıyılarda; Çiçeklerin fışkırdığı yerde bir çiçek bile Kaldırmaz olsa başını çarpan yağmura; Deli de olsalar ölü de çiviler gibi Başverecektir kişilikleri, kırçiçeğinden sürer gibi; Çıkacaklardır güneşe tükeninceye dek güneş, Ölüme kalmayacaktır bu dünya... yok yorum :: link { Sayfa 1 of 6 } <- Önceki Sayfa : : Sonraki Sayfa -> TÜRK OLMAK 8/4/2008<>03:54 NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE TÜRK OLMAK İÇİN TÜRK ANNE VE BABADAN DOĞMUŞ OLMAK YETMEZ, TÜRK İÇİN ÇALIŞMAK, TÜRK İÇİN SAVAŞMAK, TÜRK GİBİ DÜŞÜNMEK GEREKİR VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN ! (Rabbiniz bir olduğu gibi, babalarınız, dininiz ve Peygamberiniz de birdir. Arabın Aceme, (Arap olmayana) Acemin Araba üstünlüğü olmadığı gibi, kırmızının karaya, karanın kırmızıya üstünlüğü yoktur. Hiçbir milletin diğerine üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir.) (HADİS) (Irkçılık yapan, ırkçılık için savaşan ve ırkçılık uğrunda ölen, bizden değildir.) (HADİS) yok yorum :: link { Sayfa 1 of 6 } <- Önceki Sayfa : : Sonraki Sayfa -> ´´...geri döndüremem zamanı geri döndüremem dünyayı ardımdan bakarken kaybolana dek güneşe bakarken kör olana dek düşlerimi renk renk boyarken karlar içinde bir sırrı saklarken geri döndüremem zamanı...´´ Göklerin hakimi biziz sandım Aşkların dili bizdik inandım Bu gönül bir daha nasıl kansın Gençliğim geçmiş olsun Beni bir dağ başında böyle yapayalnız kodular, rüzgarlara, kuşlara, bulutlara yakın, senin etinden, tırnağından ayrı, senin kokundan uzak. Şu anda hiç bir şey mümkün değil. Şu anda her şeyden ayrı, her şeyden uzak ve her şeyden mahrumum ben. Şu anda sadece yalnızlık ve kahır. Sen benim gökyüzümdün, denizim, toprağımdın, Şimdi bir hatıra olamazsın belirsiz, uzak Biliyorsun bazı şeyler vardır elimizde olmayan İşte öyle imkansız birşey seni unutmak. Unut benden kalan ne varsa Unutmak tesellidir yalnızlığın Güneşi bir kadeh şarap gibi içip Delicesine sarhoş olmak En güzel tarafı imkansızlığın Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin? Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar? Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin... Ne olurdu saadetlerin en büyüğü İşte ellerimde al, diyebilseydim Anlardın ve hiç gitmezdin, değil mi Bir gün olduğun gibi kal diyebilseydim. Ne zaman seni düşünsem yaşamak güzel Bir bahar bahçesi olur güz bahçeleri En karanlıklarda bile uzanır bir el Kendiliğinden açar sabaha perdeleri Sen bastığın yerde çiçeklerin büyüdüğü Her zaman en güzel, her yerde eşsiz Sen yaprak, sen köpük, sen kuş tüyü Sen sevgi nehirlerimin aktığı büyük deniz Kazımak ulu ağaç gövdelerine adımızı Yazmak her şeyi bir bir kumların üstüne O her işkenceye mahkum olmuşluğumuz O çok sevmek, daha çok sevmek günden güne. ALINTI Mail gönderDeliciousDiggFacebookFriendFeedG BookmarksLinkedInLiveTechnoratiTwitterYBookmarksYorumlar (17) Yorum bırakmak ister misin? 500 karakter kaldı Gönder Yorumun eklendi! ............ .............. 1/17/2010 10:39:12 PM Beklenmeyen gidişinle birdaha toplanmamak üzere dağılıyorum sevgili.. Çıkmıyor yüreğimin dışına kendi içimde dağılıyorum.. Dokunmuyor sana acıtmıyor.. Yüreğin bir tek benimdi sevgiliYE sandım... Cevapla İhbar Et efkarlı şair efkarlı şair 1/17/2010 10:40:52 PM BİR MAHRUMİYET BU KADAR GÜZEL İFADE EDİLEBİLİR. BAYA EMEK HARCAMIŞSIN, TEBRİK VE TEŞEKKÜRLER... ) Cevapla İhbar Et ............ .............. 1/17/2010 10:58:42 PM ÇOK TEŞKKÜRLER EFKARLIM.... Cevapla İhbar Et always, always, 1/17/2010 11:06:18 PM Çok değil küçük şeylerden başlamalı, bir gün de bir durak önce inebilmeli bazen. Evine girerken taşıdığı ne kadar dert varsa içinde, aşabilmeli bazen kapı önündeki ağaca. Kendiyle barışmalı insan. Yüreğine takmalı bazen pembe gözlüklerini. Baktığını değil gördüğünü hissedebilmeli bazen. Yerinden çıkıp bazen koyabilmeli bir başkasının yerine kendini. Ağlayana sus demeyi değil onunla ağlamayı denemeli bazen. YÜREGİ GÜZEL EMEGİNE SAGLIK OLSUN,GÜZEL BLOG HAZIRLAMIŞSIN.A.E.OL. Cevapla İhbar Et ............ .............. 1/17/2010 11:15:53 PM DOSTUM TŞKRLER....YÜREĞİ GÜZEL OLAN SENSİN VEFALIM.... Cevapla İhbar Et paşa paşa 1/17/2010 11:31:12 PM KUZUM SENİ İYİCE KISKANIR OLDUM YA,BU NE MÜTHİŞ DÜZENLEME HELE ŞU GÖRSELLERİ NERDEN BULUYORSUN,ÇOK GÜZELLER,HMMMYOKSA SEN REKLAMCI FALANMISIN DOĞRU SÖYLE. Cevapla İhbar Et ............ .............. 1/17/2010 11:41:21 PM YOK ARKADAŞIM YAPMA YAA BEN GÖRSELLİĞİ ÇOK KULLANIYORUM ŞİİRLERİMDE, GÖZ ZEVKİM İYİİDR TŞKR EDİYORUM..... NETİN ALTINI ÜSTÜNE GETİRİYORUM TABİİKİİ AMA SONUÇ DEĞİYOR ..BENCE....KISKANMA DOSTUM SENDEDE ŞİİR YETENEĞİ VAR ODA BENDE YOK YANİ YAZAMIYORUM ...... Cevapla İhbar Et JOKER JOKER 1/18/2010 2:55:21 AM sevmek ve sevilmek satırlardaki gibi olsada, yaşansa yüreklerde, taşarcasına sevgi ile boğulsak kızsakta , ağlasakta vaz geçmeden şu kısa ömür böyle geçse.... gönlünün taşacağı kadar sevgin ve sevenin olsun ... yüreğine ,emeğine sağlık ..sevgiyle kal ... Cevapla İhbar Et gürsel gürsel 1/18/2010 8:00:27 AM cok guzel olmus arkadasım resımler ve sıır ...butunlugunle harıka bır blok olmus elıne saglık arkadasım Cevapla İhbar Et ............ .............. 1/18/2010 11:44:15 AM çok tşkr ederim gürsel.... Aşksözleri,Şiir,Mektup,Ekart,Resimli Şiirler,Açıköğretim,Canan Ve Bektas Yüreğiminin Sessizliği Menü ◦Anasayfa ◦Profilim ◦Arşiv ◦RSS Son Yazılarım ◦Aöf 2010 ara sınav soru ve cevaplarını indir ◦Ferhat Göçer|Biz Aşkımıza Bakalım|2010|Full Albüm ◦Hande Yener|Hande`ye Neler Oluyor|2010|Full Album ◦Emre Aydın|Kağıt Evler|2010|Full Albüm ◦25 Şubat 2010 Mevlid Kandili Mesajları ◦Ceza... ◦Ayrılık ◦10 KASIM ◦gözlerinde müebbeti istiyorum ◦Büyük git gidersen.. uçsuz bucaksız.. Etiket Bulutu aşk sevgi şiir tutsak ihanet şiirleri aşk Asi Mavi Kendimi beklemekten yoruldum ihanet yaşamak yıldız gifleri SoN NeFeSim SoN NeFeSim SeNLe DoLu BiR HaYaL SeNLe DoLu BiR HaYaL Kapat gözlerini benim için ve dinle SaDeCe HaYaT Kategoriler ...:::Vatan:::... ...:::Makale:::... ...:::Nick:::... ...:::ŞarkıSözleri:::... ...:::Çiçek:::... ...:::Şiir:::... ...:::Avatar:::... ...:::Gif:::... ...:::Mektup:::... ...:::İslam:::... ...:::Video:::... ...:::Şiir:::... ...:::Kadın:::... ...:::E-kart:::... ...:::SevgililerG:::... ...:::Hayatınİcinden:::... ...:::Şablon Kodları:::... ...:::BEKTAŞ'Dan:::... ...:::Acikogretmci.Net:::... Kralmp3.info Kanallar Eğitim Müzik Moda Din Aşk Deneme HakkımdaAşksözleri,Şiir,Mektup,Ekart,Resimli Şiirler,Açıköğretim Son Yorumlarfreely slm qisem ............ alev vefasız yildizz42 slm murat72 Merhaba isimsiz süper isimsiz çok güzel yildizz42 slm isimsiz gıcık isimsiz gıcık ArkadaşlarımBlogcu YardımmasaltozuangelprettyMEHMET RUZGARaleynam20Atakan Şeniz1demethuzunladysahS£RÇ£ herseyimdinsen0810benyagmurumtarık önnurabidikhobidikkayipsehirleryildizz42klasikhuzurduslermelegicezakubrawindaylingökhan akyüzwatozakylavinya1712hapsumuratalbumtanitimmodagiyimtakiingilizcecevirilerihuzunprensesidjchatlaq35yanlizgecelerGökhan Yılmaz yilmazdolunaylovesevgidaimolsunozgeselamorejadeCagan Cananelifrumeysamaneviiklimteknoibooğulcan dönmezsana-duammBağlantılarım 17/2/2009 Hüzün Yüklü Morglarım Var Benim.... Hüzün yüklü morglarım var benim, sol yanımda. Ağrıyor. Düştü kelepçeli gözlerin, kırılan deli sözlerinin yanına. İçimden fersah fersah kaçışın iç denizine, sancım olur Benim sancım İstanbul gibidir, biliyorsun… Sayfalara sığmayacak kadar bitimsiz. Coğrafyamı bertaraf eden rüzgâr gibidir yâr … Yar/sızım… Susuzluğun en kesif sayhalarındayım… Uzun seslenişlere dönüyor suskunluklarım… Başını alıp gitmiş bir hikayenin peşinden koşarken, düşürdüğüm sözcükleri dipnot düşüyorum eksik günceme… Hangi kıvrımından tutunsam acıdan bükülmüş harflere; Kırılgan İmâ’lar çatırdayarak saldırıyor sanki, içimdeki sancılara… Uzun ve derin camkesiği çiziklerimden kanıyor, anlamı morarmış güncemin önsözü… İç içe geçmiş anlamların karmaşıklığında sıkışıyor,zamana direnen sevdam… Zaman/sızım… Kekeme yüreğim adını sayıklıyor habire. Adını şerh, yüzünü dipnot düştüm içime! ... Ki yağmur sonrası toprak kokar adın. Hadi ifşa et de düşlerini gökyüzüne. İçsizliğine (h)içleneyim. Al işte; (H)içim… Koynuma doldurduğum insancıl cümlelerin dili sürçüyor… Şizoid bir krizin,arsız ısrarıyla kaybediyorum benliğimi… Öfkeli serzenişler çıkıyor demir kapılarımdan altından,hızla ve yanarak… Savaşlardan bana kalan her şeyi, diğerleri gibi takıp koluma; Yürüyoruz duvardan duvara… Dilime düşen birkaç tanıdık şarkının, no(k)tası konulmamış satırlarını kararlı “ES”lerle no(k)talıyorum… Boğulmuş sesimle , Acı (K)ayıplar afişliyorum şehrimin duvarlarına… (K)ayıbım… Elimde belki çoktan unuttuğun iki fotoğrafın var. Hangisine baksam (d)üşüyorum yâr.. Akrebin yelkovanı defalarca kez yakaladığı zamanlarda, ben seni ezberimden silemiyorum. Susuyorum / üşüyorum / düşüyorum. Duyumsuyor musun? Soluklarıma sinen kokunu. (D)uyuyormusun … Hapislik gibi atıştıran yağmurlarda, yine hüzünlere gönüllü devriyelik yapıyor, gece yürüyüşlerim… Bahçemdeki sarı ışığın uzayan gölgesinde, sessiz ve yasak yalnızlıklar büyütüyorum kalabalıklara… Hüznün röntgenini çıkarıyorum bilmeden… Hadi ! tut/un bana güneşi ,lekelerim çıksın ortaya… Ya da güneşe tut/un beni… (K)aranlıktayım… Ölmeyi denedim kendime, ölemedim. Sana gelecek zamanlarda tükendim. Artık gelemem. Ellerim (d)üşüyor. Nefesim tükeniyor. Ne desem duyulmuyor. Sen duy beni ey yar… Sessizliğin teninden soyamadım çığlıkları… Bu yüzden deliyorum öfkemin ambargosunu… Yine salıyorum yüreğimi, ölümlü kavgaların şiddetli çarpışmalarına… Yalana büyüyen bir çocuğu emziriyor zaman… İnfazlar büyütüyor geçmişimin beşiğinde… Sallanıyorum… alıntı Kategori: ______Siir______ , Aşk | Yorum (yok) Yorum yaz! | Kalıcı Bağlantı Etiketler : aşk, sevgi, mektup, müzik, anne, din, bilim, çocuk, eğitim, finans, günlük, kitap, mizah, moda, Sevgililer günü 17/2/2009 yalnızğını anlat bana 'Yalnızlığını anlat bana… ‘’ Aldım elime kalemi, boş bir sayfa buldum sen’li yazılarımın arasında… Yalnızlığı beklemeye koyuldum, beyaz düşlerime esir olan karanlık odamda Geldi, sensizliğin çarpıcı boşluğunda... Nefesim daraldı, yuttum içimde her n‘e varsa… Dört duvar dillendi sessizliğimden! Sustu yakarışlar… Taştı sessizlik içimden… Kelimeleri karanlığa bıraktım hissedilebildiğince ! Ben konuştum ‘o’ dinledi… Ansızın, sustum… Sessizliğini dinledim... Dinledikçe, Sevdim sonu çığlık olanyalnızlığı... Sarıldım kuytu gecelerde birtek o’na…! Ne bir şikayet ne bir bıkkınlık... Sevdim gecelerimde, adı yalnızlık olan, sessiz çağrını… O’na rehin bıraktım ruhumun derinliklerini... yine yalnızlığa alabildiğine konuştuğum bir gecede,düştü gözlerimden birer birer.. Yüreğimi gördüm karanlığın en ücra köşesinde.. Lime lime oldu gözlerimin önünde.. Tutamadım... Yetişemedim yüreğime ! İşte o gece, yalnızlığa yakardım sayfalarca.. Ben konuştum... Yine ‘O’ dinledi.. Öyle sessizdi ki.. İsyana meyilli sorularımacevap olamadı yalnızlığım.. O sustukça, ben haykırdım çaresizce.. Olmadı.. Sensizliğe çare olamadı… Duvarlarım yıkıldı benliğimin üzerine.. Nefesim daraldı, bu kez acıyla… Yutkundum, her kelimeyi yüreğime batırırcasına ! Sebebim oldu, her hecesi yüreğimi yakan kelime… Yalnızlığıyalnızlığa anlattım gecelerimde... Pabucu dama atılmış hayallerime ağladım karanlığın yaralayıcı boşluğunda … alıntı Hayallerim Kategori: ______Siir______ , Aşk | Yorum (yok) Yorum yaz! | Kalıcı Bağlantı Etiketler : aşk, sevgi, mektup, müzik, anne, din, bilim, çocuk, eğitim, finans, günlük, kitap, mizah, moda, Sevgililer günü 17/2/2009 Kaçıp Gitmek Tek Çareydi .. Çok Üzgünüm .. Yok yere ayrıldık yıprattık aşkı Gönlüm heba oldu , Aklım karıştı .. Sevmedin sen beni Benim seni sevdiğim gibi Yanmıyor yüreğim Yanmıyor kalbim Hergün benim yandığım gibi.. Binlerce kez tövbe ettim, Bin kere döndüm.. Ne yeminler bozdum ama , Yine KÖRDÜĞÜM. Aşkımızın sonu yoktu Yoktu bir çözüm “Kaçıp gitmek” tek çareydi Çok üzgünüm.. Yok yere ayrıldık , yıprattık aşkı Gönlüm heba oldu Aklım karıştı .. Sevmedin sen beni Benim seni sevdiğim gibi Bakmıyor yüreğim Bakmıyor gözlerim Benim sana baktığım gibi …… Kategori: ______E-kart______ , Aşk | Yorum (yok) Yorum yaz! | Kalıcı Bağlantı Etiketler : aşk, sevgi, mektup, müzik, anne, din, bilim, çocuk, eğitim, finans, günlük, kitap, mizah, moda, Sevgililer günü 17/2/2009 Gülleri Sana Birakip Dikenlere Gidiyorum... Kategori: ______E-kart______ , Aşk | Yorum (yok) Yorum yaz! | Kalıcı Bağlantı Etiketler : aşk, sevgi, mektup, müzik, anne, din, bilim, çocuk, eğitim, finans, günlük, kitap, mizah, moda, Sevgililer günü 16/2/2009 "Geçmişimi arıyorum... HÜKÜMSÜZDÜR... " Ne kadar tanıdık iki cümle aslında hepimiz için... Geçmiş ve gelecek... Neler sığdırdık kim bilir geçmiş kalıplarımızın içine, neleri yok ettik, kimlerden vazgeçtik, kimleri üzdük, acı çektirdik, ya da sevinçlerine ortak olduk...Ne kadar mış ve miş yaşadık habersizce zamandan... Geçmiş bizden neler aldı hiç düşündünüz mü??? Parlak bir çift göz, pürüzsüz bir cilt, heyecan, cesaret, aşk, tutku, korku, acı vs... liste uzar da uzar... Bazen tutunacak dal arar yüreğimiz, korkar hayattan, ürker yaşanacaklardan ve yaşanılanlardan... Ama her dal taşıyamaz insan yüreğini ne yazık ki, bir zaman gelir dal kopar insan çaresizce kıvranır...İşte o an, gelecekten ümit kıpırtıları sarar her yanını, içini, dışını, ruhunu... Bilse acaba geleceğinde, kendini bekleyen ıssız sancıları, sessiz çığlıkları, içinde sözsüz sözler barındıran donuk yılları... İster mi ya da bekler mi ki acaba gerçekten geleceğini...Ümitleri kırık dökük olmadan yaşayacağına gerçekten inanır mı insan??? Geçmiş ara sıra göz kırpar insana... Takılıverir ansızın ayağımıza izler, batar yüreğimize sızılar, kanatır en derinlerimizi, budar gider en ayrıntısına kadar...Acımadan ve umursamadan... Anne kokusu, baba omuzu... Geçmişe dayanan unutulmaz anlardır... Gelecekte ne koku kalır, ne de dayanılan omuz...Oysa ki, anne ve baba hiç ölmez sanılır, ne kadar yalan kokan kandırmacadır bu... Sadece kendini kandırmaca... Bazen de geçmişi düşünürken, farkında olmadan acı tebessümler ederiz...Bir çok keşke lerimiz vardır, veya larımız ve ya da larımız eksik olmaz geçmişimizde... Geleceğe başlarken de asla larımız ve olmaz larımız takip eder bizi... Akıllandık ve tekrarlanmayacak cümleleriyle nasıl da kandırırız kendimizi... Hem de bile bile... Yolumuz uzun gelecek günlerde... Geleceğimiz varsa tabii ki... Bize bahşedilen nefes yeter mi acaba önsözümüze... Nakaratı saymıyorum bile... Ben belki de sadece önsöz de kalanlardanım... Kim bilir... Sadece şundan eminim artık... Geçmişimi arıyorum... HÜKÜMSÜZDÜR!... Kategori: ______HayatinIcinden______ , Yaşam | Yorum (yok) Yorum yaz! | Kalıcı Bağlantı Etiketler : aşk, sevgi, mektup, müzik, anne, din, bilim, çocuk, eğitim, finans, günlük, kitap, mizah, moda, Sevgililer günü 16/2/2009 Ben Ne İstiyorum...? Temel nedeni bulmak hiç de kolay değil aslında, ya da burnumun ucunda bitmiş küçük de olsa bir filiz asla farkına varamadığım… Satır aralarından ucunu sürükleyip bulup çıkaramadığım, bilinçaltımın oynadığı yüzlerce oyundan biri gibi yeterince üzerine düşmediğim, geçiştirip, bugün-yarın ezberlediğim mazeretlerin ardına gizlediğim. Belki çirkin, kim bilir sıradanlığıyla övünemeyeceğim, düş kırıklığı yaratacak denli yakıştıramadığım, üzerini örterek artık tahammüllerin sınırını zorlayarak rahatsız etmeye başlayan isteklerim… Hoyratça gülüp geçemeyeceğim denli göz önünü fırlayarak utandıran beklentilerimdir, bir köşeyi döner dönmez çarpıştığım, masum bir ricanın ya da bir bardak suyu uzatırken aynada karşılaştığım bakışlarımdaki bıkkınlığım, sabırsızlığımın nedensizliğidir. Sınırların ancak benim belirlediğim kadar olduğu dünyamda, aradığım çıkış kapısının manasızlığı ile labirente dönüştürerek oyalandığım, yıllar geçtikçe içinde kaybolduğum, döndükçe boş sözcüklerle sarhoş olduğum, giderek yok olduğumu anlıyorum. Bir an önce var olmalı, kırmalıyım yumurtanın kabuklarını yoksa çürüyecek hislerim. Bu çırpınma aslında ipek böceğine çevrilen bir kurdun sancıları mı, ölmeye yüz tutan kelebeğin son çağrıları mı bilemeyeceğim. Meydan okumak ile yok olmak arasındaki farkı bilemeyerek sonlanıyor yahut başlıyor cümlelerim. alıntı Kategori: ______HayatinIcinden______ , Yaşam | Yorum (yok) Yorum yaz! | Kalıcı Bağlantı Etiketler : aşk, sevgi, mektup, müzik, anne, din, bilim, çocuk, eğitim, finans, günlük, kitap, mizah, moda, Sevgililer günü 16/2/2009 Ben buyum olduğum kadarım... Hiç Bir Şeye Yetemediğin Anlar Vardır.. Yasadigin her seyin sabun köpügü oldugunu anladigin,, Baloncuklar teker teker patlarken herseyi kaybettiginin farkinda olup da,, Hiç bir sey yapamadigin... Binlerce cevapsiz soru içinde, hayata cevapsiz kaldigin... Ve kimseyle konusmak istemeyip,, Kendine çagrilarini bile mesgule aldigin... "Ben güçlüyüm" yalanini her söylediginde aynaya,, Yüzün kizarir böyle zamanlarda... Hayat güçlüdür.. Gerçegi bilmek kimseye bir sey kazandirmayacagindan,, Herkes kendi gücüne inanmak ister. Sonra bir anda Sessiz bir sabaha gözlerini açarken,, "Hayir" dersin..."güçlü falan degilim bennn." Bir anda tüm mücadeleden vazgeçersin.... Tüm kavgalarindan. Her seyi oldugu gibi birakmak,,ayak uydurmak istersin.. Sessiz bir kabullenmislige bürünürsün... "Oldugu kadar" cümlesi,,girip yerlesir hayatina. "Olmali" kelimesi terk edip gider cümlelerini.. Oldugu kadar yasamaya baslarsin,, oldugu kadariyla.. Beklentiler,,hayaller bos gelmeye baslar artik. Kimse senden bir sey beklemesin istersin,, Sen hayattan bir sey beklemezken.... Yorgunlugun,yilginligin arttikça zincirler seni,, Birakip kaçma, yeni hayaller kurma,, Yeni bir seylere baslama hevesi yasamindan uzaklastikça... Asla bitmeyecek yorucu yokuslar gibi isteksiz birakir seni,, Hayata karsi... "Ben buyum" dersin,, "Oldugum kadarim" "Çabalamanin anlami yok daha fazlasi için" dersin Ve KAYBEDERSİN... ( Alıntıdır ) Kategori: ______HayatinIcinden______ , Aşk | Yorum (yok) Yorum yaz! | Kalıcı Bağlantı Etiketler : aşk, sevgi, mektup, müzik, anne, din, bilim, çocuk, eğitim, finans, günlük, kitap, mizah, moda, Sevgililer günü 15/2/2009 GİTME GİTME; Gidersen paslı bir hüzün batacak yüreğime .. Sesim ayaklarına kapanacak .. Ve hüznüm tam da beni bırakıp gittiğin bu satırda, Dış kapının önünde uzun uzun öpecek seni .. GİTME; Gidersen bitmeyecek bu şiir, Mavi bir gözyaşı damlayacak gözlerimden .. Gidersen, yanaklarımdaki ayna kırılıp kanayacak Gözümdeki mavi yetim kalacak .. Seni anlatan bir gülümseyiş O an, tuzla buz olmuş bir kıyamet artık .. GİDERSEN; Gamzelerim ağlayacak, Gözlerimden firari mavi ırmaklarla .. Sensizlik ıslatacak her yeri .. Koyu bir sessizlik sızlanacak kanepenin üstünde, "günaydın" ların olmayacak, Gün aydın olmayacak .. Gidersen hiçbir mum sevda taşımayacak alevinde .. Bugün bir bavula sensizliği doldurup, Tıklım tıkış anıları da serperek üstüne, Bu çaresizlikten taşınacağım .. Sen yine de gitme ..! Gideceksen de seni bana bırak öyle git ..! GİTME; Gidersen yıldızlar mavi ağlar alıntı Kategori: ______Siir______ , Aşk | Yorum (yok) Yorum yaz! | Kalıcı Bağlantı Etiketler : aşk, sevgi, mektup, müzik, anne, din, bilim, çocuk, eğitim, finans, günlük, kitap, mizah, moda, Sevgililer günü 15/2/2009 Olur Mu Olur Mu olur mu olur mu sensiz olur mu? nasıl senden vazgeçerim gittiğin o günden beri hasretin azrail gibi sen dönmeden ölmeyeceğim olur mu olur mu sensiz olurmu? nasıl senden vazgeçerim bir gün olsun gel yanıma gelde gözlerim sevinsin sen uyu ben seni beklerim allahım allahım allahım allahım muradıma ermeden alma yanına allahım allahım allahım allahım muradıma ermeden alma canımı neredesin sen neredesin sen? gözüm yollarda seni beklerken hiç mi sevmiyorsun seven bu kalbin dualarında çığlıklarında senin adın var hiç mi duymuyorsun?... Kategori: ______Siir______ , Aşk | Yorum (yok) Yorum yaz! | Kalıcı Bağlantı Etiketler : aşk, sevgi, mektup, müzik, anne, din, bilim, çocuk, eğitim, finans, günlük, kitap, mizah, moda, Sevgililer günü 15/2/2009 Sus... Kategori: ______E-kart______ , Aşk | Yorum (yok) Yorum yaz! | Kalıcı Bağlantı Etiketler : aşk, sevgi, mektup, müzik, anne, din, bilim, çocuk, eğitim, finans, günlük, kitap, mizah, moda, Sevgililer günü Ana Sayfa Profilim Arsiv evde ve mutfakta pratik bilgiler ve püf noktaları 9/2/2008 -Kategori: ILGINC , Kadın •-Mutfak eşyalarının üzerindeki etiket izlerini yok etmek için, üzerlerine mobilya cilası serpip yumuşak bir bezle silin ***Fırınınıza sinmiş kötü yemek kokuları için; yemek yapmadan önce fırınınızın ortasına yarısı sirke yarısı su ile doldurulmuş bir tava koyun. Fırınınızı birkaç dakika için ısıtın daha sonra soğumaya bırakın. ***Gömlek yakalarındaki kirleri gidermek için, gömleği makineye atmadan önce yaka kısmına sabun sürüp 15 dakika bekletin. Tutkal lekelerini çıkarmak için, sirke ile ıslatıp, bol su ile durulanmalıdır. ***Masanızın üzerine damlayan mumları çıkarmak için lekenin üzerine neft döküp 5 dakika bekleyin sonra nemli bir bezle silin. Ellerdeki soğan ve sarımsak kokularını giderebilmek için yapılacak en iyi şey, haşlanmış patatesle ovmaktır. *** Çay lekesi: Pamuklu ve yünlülerde: leke taze ise, ılık suya batırılmış bir bezle ovulur. Eskimiş ise, içine limon suyu katılmış ılık suda ıslatılmış bir pamuk parçası ile silinir.Ilık su ile çalkalanır. ***Bir yerdeki sigara dumanını yok etmek için hemen mum yakın Ütüde sararan elbise hemen oksijenli su ile silinirse sararan yerler kaybolur. Kuru bakliyatları bir gece önceden ılık suya koyun ve haşlarken içine biraz karbonat ilave edin ***Sürahinizin dibi kir tutmuş ise, içine bir avuç tuz ile sirke koyup çalkalayınız Tertemiz olacaktır. ***Buzdolabındaki nemi almak için, dolaba içi tuz dolu bir kap konur. *** Pişirdiğiniz kek kalıbından çıkmıyor ise, kabın altına ıslak bir bez yayarak biraz bekletin ***Konserve açıldıktan sonra cam kavanozda saklanırsa daha dayanıklı olur. ***Kristallerin ışıl ışıl parlaması için, yıkadıktan sonra durulama sırasında sirkeli suya batırın. Bu işlem kristalleri parlatacaktır. ***Sararan teflon tava ve tencerelerin içerisine bir miktar su ve birazda çamaşır suyu koyduktan sonra ateşin üzerinde kaynatın. İndirincede önce sıcak suyla daha sonra soğuk su ile iyice durulayın ***Parlaklığını yitirmiş bir sürahiye eski görünümünü kazandırmak için yarısına kadar yırtılmış gazete kağıdı doldurun, üçte birine de sıcak suy doldurup sıkı sıkı sallayın Dibi tutan tencereleri bir gece suda bekletin, tencere daha kolay temizlenecektir. ***Musluklarınızı temizlemek için bez yerine eski bir naylon çorabı tercih edin sonuç daha mükemmel olacaktır. *** karnı baharın haşlama suyuna bir miktar süt katarsanız kar gibi beyaz olduğunu, hem de kötü kokmadığı fark ederisiniz. ***Kullandığınız salçaların bozulmamasını istiyorsanız üzerini düzleyerek biraz zeytin yağı ilave ederek uzun süre saklayabilirsiniz., ***Yumurta lekesini çıkarmak için önce soğuk suda bekletmeli sonra ılık sabunlu suda yıkamalısınız. ***Pirinç ve bakliyatların saklanması için cam kavanozları tercih edin. ***Balık kokusunu çıkarmak için yıkama suyunun içine bolca kahve telvesi atın.Sonra bolca durulayın. ***Rafadan pişireceğiniz yumurtaların çatlamaması için kabın içine fincan tabağı koyarsanız,çatlamasını önlersiniz. ***Domatesi kolay soymak için, bıçağın sırtıyla kabuklar, soyulacak yönün tersine sürtülür, veya kaynar suda bir dakika bekletilir. ***Patlıcanların acısını almak için, soyunca tuzlu suda bekletilir. ***Buzdolabından çıkardığınız yumurtanın akı ve sarısının birbirine karışmaması için hemen kırın. ***Sebzeleri tuzlu suda yıkamayı alışkanlık haline getirin. Tuzlu su sebzeleri daha etkili ve çabuk temizler. ***Sosislerin patlamasını önlemek için; fırın yada ızgaraya koymadan önce soğuk süte batırmanı yeterli olacaktır. ***Çaydanlığınızın içinde biriken kireç tortusunu temizlemek için, 15 dakika kadar içinde sirke kaynatın ***Taze ceviz lekesini elden çıkarmak içi, eller önce bir - iki dakika sirkeye batırılmış bir pamukla ovulur, sonra soğuk suyla ovulur ve yıkanır. ***Çamaşırdaki pas lekesi için lekenin üzerine limon damlatılıp ütülenir. *** Çikolata sosu hazırlanırken içine biraz kahve konursa tadı çok daha değişik olur. *** Kuş üzümlerini ayıklamak için, onları bir avuç unla ovuşturunuz ve kalın delikli bir süzgece atınız. Unla beraber çöplerde düşer. ***Zeytin yağı lekesini çıkarırken bir lokma ekmek içi yuvarlanıp lekenin üzerine gezdirilmelidir. *** Soğanların üzerine biraz un serpilirse kavururken kararmaz. ***Yemeğinizin tuzunu fazla kaçırınca tencereye birkaç parça çiğ patates atın, fazla tuzu çekecektir. ***Soğan soymaya başlamadan önce parmaklarınızı sirkeye batırırsanız, soğan kokusunun elinize sinmediğini göreceksiniz. *** Yumurtaları kolayca soymak için, kaynar sudan çıkardıktan sonra hemen soğuk suya tutulup biraz bekletilir. ***Evde ortaya çıkan karıncaları yok etmek için kahve telvesi kullanmanız iyi sonuç verecektir. ***Parlaklığını kaybeden çelik tencereler ısıtılmış sirke ile ovulup sonra iyice durulanır, ve bir bez parçası ile parlatırsanız tencereniz pırıl pırıl olur. ***Etleri limon suyu ile pişirirseniz hem çabuk hem de lezzetli olur. ***Mantar sotelenirken tencerenin kapağı açık olursa, hem mantarların suyunu vermesi hem de kararması önlenir. ***Süte biraz karbonat atarsanız hem çabuk bozulmaz hem de kolay hazmedilir. *** Ekmeğin küflenmemesi için ekmek kutusuna biraz tuz koymayı ihmal etmeyin. ***Pastaların daha gevrek olması için hamurun içerisine bir çay kaşığı tuz atın (tatlı - tuzlu farketmez) ***Bir kumaşı benzin yada başka bir leke çıkarıcı ile silmeden önce oldukça tuzlu bir su ile silerseniz leke çıkarıcı iz bırakmaz. ***Eğer örtünüze meyve suyu dökülürse hemen tuz serpin ilk yıkamada çıkacaktır. ***Ağız kokusu için kahve çekirdeği çiğneyin. ***Cam tencerede yemek pişirirken kapağın buharlaşmaması için iç yüzeyi limon kabuğu ile silinir. ***Teflon tavanızda oluşan lekeleri temizlemek için bir bardak suya iki çorba kaşığı karbonat ve yarım su bardağı sirke karıştırın. Bunu tavanızın içine dökün 10 dakika kaynatın. ***Lavaboyu temizlerken tuzla bastırarak silince hem iyi temizler hem de kokuları giderir. ***Uzunca bir süre kullanılmayan eski çaydanlıkların kötü kokusunu gidermek için içine bir parça kesme şeker koyun. ***Pilavınızı tekrar ısıtırken bir kabın içine su koyup bu kabın üzerine pilav tenceresi koyularak ısıtılırsa pilav taneli kalır tazeliğini muhafaza eder. ***Patates pişirirken suyuna bir kaşık sirke konursa hem rengi sarı kalır hemde daha lezzetli olur. ***Halının rengini canlandırmak için en son suyuna sirke konur. ***Çizik zeytin yağ ve limonla servis esilirse daha lezzetli olur. ***Sütü ocağa koymadan tencere soğuk suyla çalkalanırsa süt kaynarken dibine yapışmaz. ***Bulaşık suyunuza bir kaşık sirke katmakla bulaşıklarınızın daha kolay ve temiz yıkandığını göreceksiniz. ***Renkli gömlekler yıkanmadan önce iki saat sirkeli suda bırakılırsa renkleri canlı olur. ***Yoğurdu sulandırmak için tahta kaşıkla üstten almak gerekir. ***Elbiselerin fermuarları yıkarken bozuluyorsa makineye atmadan önce kapatılır. ***Kapılarınız veya çekmeceleriniz bir müddet sonra itsenizde çeksenizde kapanmaları zorlaşır. Kapınızın, çekmecenizin sürten kısmına vazelin sürün. ***Baş ağrısı için: Kahve çekirdeğine limon suyu sıkın yavaş yavaş yiyin. (Birkaç tane) ***Mantar kapaklı şişeleri yatık vaziyette saklamalısınız. *** Sarap şiselerinin mantarını tekrar şişeye geçirmek için: Mantarı kaynar suyun içine atın. ***İçkilere güzel tat ve görüntü vermek için: Buzu dondururken buz kabının içine kiraz, nane yaprağı, yeşil zeytin vs. koyup dondurun. ***Buz dondururken: Suyu kaynatın, soğuyunca buz kalıplarına koyup dondurun. Buzlar daha canlı kristal gibi görünür. Kaynamış suda oksijen azalır... Buda buzun mat görünmemesini sağlar. ***Dişlerinizi doğal temizleyin: Çileği ezin diş fırçanızın üzerine koyun diş etlerinize kompres yapın. Sonra dişlerinizi fırçalayın. ***Küçük yanıklar için: Temiz bir süngeri hafifçe ıslatın buzdolabınızın derin dondurucu bölümüne koyun. Yanmış yerin üzerine hafif hafif kompres yapın. ***Ağız kokusu için: Kahve çekirdeği çiğneyin. ***Arı, sivri sinek sokmalarına karşı: Kesme şekeri hafif ıslatın sokulan kısmın üzerine hafifçe bastırın zehir’i alır ve kaşınmayı şişmeyi önler. ***Fermuarlar sıkışırsa: Kurşun kalemle fermuar dişlerinin üzerini karalayın. ***Gözlük camları: Gliserin ile silerseniz buğulanmadığını göreceksiniz. ***Ayakkabılarınız ayağınızı sıkıyorsa: Bir bardak saf alkolü ayakkabınızın içine dökün. İyice derisine yedirin ve giyin. Derisi ayağınıza göre açılacaktır. ***Cam sil ile deri ayakkabılarınızı silmeyi hiç denediniz mi? ***Çiçekleriniz için, haşladığınız yumurtanın suyunu saksıya dökün. ***Gülleriniz boyunlarını bükerse, ilk önce sıcak suya sonra soğuk suya batırın. ***Sigara küllerini saksınıza koyarsanız yapraklardaki kurt böcek vs. yok edersiniz. ***Kapılarınızı vs. cila yaparken: Cila olmamasını istediğiniz yerlere vazelin sürün buralara cila taşarsa bile kuruyunca çok kolay çıkarabilirsiniz. ***Akü başları oksitlenirse cola sürerseniz oksitlenmeyi önlersiniz *** Fareleri kaçırmak için nane yağını bir karton parçasının üzerine sürün farelerin geldiği yere koyun. ***Boya fırçaları sertleşmiş ise kaynamış sirkeli suda bekletin yumuşadığını göreceksiniz. *** Elinize uhu yapıştırıcı bulaşırsa, asetonla silin *** Mangal ızgaranızı temizlemek zordur: Ilıkken cam sille temizleyin veya ılıkken nemli gazete kağıdına sarın bir müddet sonra sertleşmiş artıkların yumuşadığını göreceksiniz. *** Boya kokusunu gidermek için iki büyük baş soğanı soyup ikiye bölün suyun içine atın bunu da kokulu odaya koyun. ***Cam kırıklarını temizlersiniz fakat kıymıkları göremezsiniz bunu da temizlemek için ıslak pamuk imdadınıza yetişir. ***Ağzı dar şişe kavanoz temizlemek için biraz deterjan biraz su bir kasık pirinç çalkalayın *** Balık kokan tavayı limonla bir güzel ovalayın ve yıkayın. *** Kesik limonu nasıl saklarsınız: Küçük bir tabağa toz şeker serpin, kesik tarafı şekerin üzerine gelecek şekilde koyun iki hafta limon kurumadan saklanır. ***Ampülün üzerine biraz parfümünüzden sıkınız yakıldığında mis gibi kokar odanız. *** Patates haşlarken: Haşlama suyunun içine bir kaşık margarin koyun patateslerin vitaminlerini kaybetmemiş olursunuz. Aynı zamanda patatesler daha çabuk. ***Soyulmuş patateslerin kararmadan saklanabilmesi için: Saklanacak kabın içine su, bir tutam tuz koyun. Buzdolabında saklayın gerektiği zaman suyla yıkayıp kullanın. *** Pastaların daha gevrek olması için: (tatlı*tuzlu farketmez): Hamurun içine bir çay kaşığı tuz atın. ***Dereotonu saklamak için: Temiz bir havluya kaplayacak şekilde sarın, bu şekilde naylon torbaya koyup buzdolabına saklamaya bırakabilirsiniz. ***Tazeliği gitmiş pörsümüş yeşillikleri canlandırmak için: İki kaşık limon suyu karıştırılmış buzlu su dolu kabın içine koyun 1 saat buz dolabında bekletin. ***Yeşil sebzelere renk veren, klorofil maddesidir. Pişirdiğinizde sebzelerin bu yeşil rengi daha az kaybetmeleri için, önce bol buzlu suda bekleterek, klorofilin sabitleşmesini sağlayın. ***Soğanları kızartmadan üzerlerine biraz un serperseniz, kavururken kararmazlar. ***Börek üzerinin kızarması için üzerine yumurta sürülür, evde yumurta kalmamışsa, biraz yoğurdu bir yemekkaşığı yağla karıştırıp sürün, güzel bir renk olduğunu göreceksiniz. ***Yeşil salata ve marulun yapraklarını yıkadıktan sonra bıçakla keserek doğramak yerine, elinizle koparın. Böylece vitamin kaybını önlemiş olursunuz. *** Reçel yapacağınız meyvaları iyice yıkayıp kurulamalısınız. Karıştırırken mutlaka tahta kaşık kullanmalısınız. Şekerlenmeyi önlemek için limon tozu yerine, limon suyu kullanın. Kavanozlara koyduğunuzda iyice soğumadan ve üzerindeki hava kabarcıklarını kağıt havlu ile almadan kavonozun ağzını kapatmayın. Reçellerinizi serin ve karanlık yerde saklayın. ***Çikolata sosu hazırlarken içine koyacağınız bir tutam tuz, çikolata sosunun kokusunu daha da belirgin kılar. Çikolata sosun içine biraz kahve eklediğinizde, tadının çok değişik olduğunu göreceksiniz. ***Katı haşlanan yumurtaları kolayca soymak için, kaynar sudan çıkardıktan sonra hemen soğuk suya tutun ve bir süre soğuk suda bekletin. Su kabuğun gözeneklerinden girerek soymayı kolaylaştırır. ***Mantar sote pişirirken, tencerenin kapağını açık bırakırsanız, hem mantarların su koyuvermesini hem de kararmasını önlersiniz. Pişirip sakladığınız yumurtaları, çiğ yumurtalarla aynı yere koyuyorsanız, bunları ayırmanın en kolay yolu çiğ yumurtalar döndürdüğünüzde kolaylıkla dönmezken, pişmiş yumurtalar kendi ekseni etrafında rahatlıkla dönerler. ***Tavuk eti çabuk bozulan gıdalardandır. Son kullanıcı olan müşteriye ulaşıncaya kadar hijyenik ortamlarda saklanması bir zorunluluktur. Denetim altında kesildikten sonra bakteri üretimine yol açmaması için +40 C’ de saklanmalıdır. Tavuk eti müşteri tarafından satın alındıktan sonra buzdolabında en fazla 1 gün bekletilip tüketilmelidir. Derhal tüketilmeyecek ise,temizledikten sonra tavuk plastik folyoya sarılarak derin dondurucuda bekletilebilir. Bu şekilde dondurulmuş etler *180 C’ de 3 ay kadar saklanabilir.Ayrıca, tavuk eti tahta et tahtası üzerinde kesilmemelidir. Siyah etten farklı olarak mikro organizmalara karşı daha dayanıksız olan tavuk etininmermer veya plastik üzerinde kesilmesi gerekir. ***Yoğurttan daha fazla yararlanmak için suyunun atılmaması gerekir. Yoğurdun tüm vitamin ve mineralleri bu suda bulunmaktadır. Ayrıca, bu su yemeklere ekşi bir tat kazandırmak istenildiğinde de kullanılabilir. Satın alınıp buzdolabında saklanan yeşil sebzeler bir süre sonra canlılıklarının yitirirler. Tekrar canlı hale getirmek için ise, yıkanıp 10*15 dakike kadar 2 litrelik suya katılmış 1 yemek kaşığı limon suyunda bekletilmesi yeterli olacaktır. ***Ekmeğiniz durup dururken dolabında küfleniyorsa, ekmek kutusunu 15 günde bir sirkeli suyla silmek yeterlidir. ***Evinizde mayonez yaparken zeytinyağ yerine susam yağı kullanın. Mayonezinizin daha uzun zaman bozulmadığını göreceksiniz. ***Yeşil salatalık malzemelerinizi elinizle koparırsanız vitaminlerini öldürmezsiniz. *** Balık çorbası yaparken:S uyunun daha lezzetli olması için balıkları en az 45*60 dakika kaynatın. Baş ve kuyruk kısımlarının en lezzetli yerleri olduğunu unutmayın. ***Karnabahar pişirirken eve yayılan kokudan kurtulmak için pişirme suyuna bir parça tuz ve iki kaşık sirke ilave edip, suyun üzerinde köpük oluşumunu bekledikten sonra, içine sebzeleri atmayı deneyin. Evi saran kötü kokudan eser kalmadığını göreceksiniz. *** Mutfağınıza sinmiş kızartma kokusunu yok etmek için ızgaranın üzerine defne yaprağı, ada çayı yaprağı ve kekik yaprağı koyun. *** Sosislerin patlamasını önlemek için fırın ya da ızgaraya koymadan önce soğuk süte batırmanız yeterli olacaktır. ***Meyvelerin arasına serpiştireceğiniz herhangi bir türden yapraklar onları uzun süre taze tutacaktır. ***Nane, adaçayı ve çekilmiş cevizin pek çok yemekte kullandığınız beşamel sosa çok hoş lezzet kattığını biliyor muydunuz ? Fakat bu aromalı otları, sos pişip ateşin söndürülmesine yakın tencerenin içine ilave etmeye dikkat edin. *** Bayat ekmeği ince ince dilimleyin üzerine az miktarda süt serpin ve kızgın yağda bir yüzünü kızartın. Ters çevirip üzerine domates ve taze kaşar peyniri koyun. Peynirler erimeye başlayınca üzerlerine kekik ve karabiber serpip sıcak sıcak servis yapın. *** Sıkılmadan önce bir süre soğuk suda bekletilen portakalların daha fazla verdiklerini biliyor muydunuz? ***Tavuk etinizin daha yumuşak, daha güzel kokulu ve daha lezzetli olması için pişirmeden önce tavuğu yarım limon ile iyice ovalayın ve sonra tavuğun üzerine ve içine rendelenmiş limon kabuğu koyun. ***Portakalları sıkmadan önce yarım saat soğuk suda bekletirseniz sıktığınızda daha çok portakal suyu elde edersiniz. Sarımsakların daha çabuk ezilmesi için cam bir kavanozda ve buzdolabında saklamanız yeterli olacaktır. *** Patlıcan kabuklarını soyduktan sonra içine sirke ve çok az zeytinyağı konmuş suda bir süre haşlayın. Daha sonra istediğiniz küçüklükte dilimleyin ve pilav yaparken içine karıştırın.Göreceksiniz pilavınız çok leziz olacak. Fırınınıza sinmiş kötü yemek kokularını temizleyip yerine güzel kokular bıraksın diye satın aldığımız o pahalı ürünler istediğiniz gibi ferah bir koku bırakmıyorsa, size daha pratik ve ucuz bir önerimiz var. Yemek yapmadan önce fırınınızın ortasına yarısı sirke yarısı su ile doldurulmuş bir tava koyun. Fırınınızı birkaç dakika için ısıtın. Daha sonra soğumaya bırakın. Fırınınız umduğunuzdan da güzel kokacak. *** Eskilerin yöntemleri her zaman en iyi, en doğrudur. Bisküvilerin ve kurabiyelerin taze kalması için, teneke bir kaba koyun ve yanına bir avuç pirinç bırakın; bayatlama sorunu ortadan kalkacaktır. ***Elmanın faydaları bitmez. Lahana yemeği yaptıktan sonra evinize sinen ve pencereleri açsanız da çıkarmayı başaramadığınız lahana kokusundan kurtulmak artık çok kolay. Bir elmanın kabuğunu soyup lahanın pişme suyuna ekleyin. Hem koku çabucak yok olacak, hem de lahananın hazmı daha kolay olacak. Yorum (0) Yorum yaz! Kalici Baglanti | Etiketler : pratik bilgiler, püf noktaları GÖBEK ERİTEN DİYET 6/6/2007 -Kategori: OBESITE VE DIYET , Sağlık Pek çok kişi yazın hala istediği formda olamamaktan şikayetçi. Bazı kişiler biraz zayıfladıysa bile istediği yerlerden (göbek, bel, basen) incelememekten yakınıyor. Normal diyet programlarında kişiler zayıflasa bile çoğu kişide daha çok yüz bölgesi inceliyor. Ama aşırı yağlı bölgelerde pek incelme olmuyor. Sizlere 3 haftada, özellikle göbek-bel bölgesinden incelmeyi de sağlayacak özel bir program vereceğim. Ancak öncelikle şu noktayı vurgulayayım: Sadece diyetle bölgesel zayıflama tam olmaz. Beraberinde özel egzersiz ve bazı özel bitkisel mönüler gerekir. Bu programı 3 hafta uygulayın, 21'inci günün sonunda müthiş incelmeyi hayretle göreceksiniz. Mekik hareketi Dizlerimiz bitişik ve ayaklarımız birbirine paralel şekilde tabanları yeri gösterirken iki elimizi enseye koyup hızlı hızlı, sık sık ve kesik kesik hareketlerle karnımız acıyana kadar sabah ve akşam ellişer kez bu hareketi yapıyoruz. Bu hareket özellikle karın bölgesindeki kasları kuvvetlendirir, yağ dokusunu harekete geçirir ve yağların yanmasına yardımcı olur. Sopalı hareket Bu harekette de bir sopayı ense kökümüze alıp iki elimizi geçiriyoruz. Ayaklarımızı yere sağlam basıp süratli bir şekilde sağa ve sola doğru daha çok kalçadan yukarısını hızlı bir şekilde döndürerek birkaç dakikada bu hareketleri yapıyoruz. Bu haraket karnın yan tarafındaki kasların şekillenmesi ve göbeğin erimesini sağlar. Bel kasları için mekik Bir taraftaki kolumuzu, bükülmüş olan diğer taraftaki dizimize doğru hafifçe, sık sık ve seri hareketlerle yakınlaştırmaya çalışıyoruz. Bu hareketi de birkaç dakika dayanabildiğimiz kadar yapmaya gayret ediyoruz. Daha sonra diğer taraftaki ayağımızı ve kolumuzu değiştiriyoruz. Bu hareket karnın yan tarafına doğru olan kasları çalıştırmak için yararlıdır. Haftanın tek günleri bunları yiyin Kalkar kalkmaz: 1 bardak ılık ballı limonlu su (içine yarım tatlı kaşığı bal, 10 damla limon konacak). Sabah sporu: 35 - 40 dakika tempolu yürüyüş yapın. Bol ter atmaya gayret edin. Ardından fotoğraftaki gibi 15-20 dakika spor. Duş: Ham ipek kese veya kabak lifi ile 5 dakika fırçalar gibi göbek, basen, popo, bel sertçe fırçalanacak. 5 dakika kadar susam yağı, kekik yağı, biberiye yağı, melisa yağı ile aynı bölgeye masaj yapılacak. Kahvaltı: 1 adet kabuklu yeşil elma, 1 adet sert şeftali Ara: 2 parmak taze dil peyniri yiyebilirsiniz. Öğle: 1 porsiyon ızgara tavuk (derişiz), bol rokalı yeşil salata (taze soğanlı). Ara(saat 15.00): 3-4 yulaflı bisküvi Ara(saat 17.30): 1 adet yeşil elma. Akşam: 4-5 kaşık zeytinyağlı fasulye (az yağlı), 1 dilim tam ekmek, mevsim salatası. Gece: 1 bardak şekersiz tarçınlı ılık light süt. 3-4 fincan rezene çayı, yeşil çay, mısır püskülü, kiraz, avakado yaprağı karışım çayı içilecek. Yasaklar * Kolalı, şekerli içecekler * Kızartma * Hayvansal katı yağlar (tereyağı, kaymak, yağlı şarküteriler, yumurtanın sarısı, yağlı süt ürünleri, yağlı etler, tavuk - balık derisi, tam yağlı süt) * Alkol (özellikle bira) * Beyaz un, * Beyaz şeker * Doğum kontrol hapları * Aşırı gündüz uykusu * Çikolata * Yağlı çerezler * Cips Zayıflatıcı çayı elinizden düşürmeyin Bir su bardağı için 1-2 adet avakado yaprağı, 1 çay kaşığı yeşil çay, küçük bir tutam kiraz sapı ve mısır püskülü, 1 çay kaşığı rezene tohumu sadece 1-2 dakika kaynatılacak ve hafifçe fokurdadıktan sonra 3-4 dakika demlenmeye bırakılacak. Sonrasında şeker veya tatlandırıcı eklenmeyecek sadece çok ince bir dilim limonla içilecek. Yemeklerden biraz sonra da içebilirsiniz. Akşam mümkün olduğunca erken yenilecek. Sabah ise erken kalkmak önemli çünkü erken kalktığınızda metabolizma hızlanır, sabah sporu ise vücudu canlandırır, harekete geçirir. Makale : Ender Saraç Yorum (0) Yorum yaz! Kalici Baglanti | Etiketler : SAĞLIK, DİYET, OBESİTE, GÖBEK ERİTEN DİYET kadın olmak zor.... 8/3/2007 -Kategori: karisik yazilar , Kadın Annem sil gözyaşını Ağlama artıkBen mutluyum…Ölmüyorum ki! Ayşe daha 17’sinde Gülümsüyordu beyaz gelinliğin içinde Bilmiyordu ki! Bu gece yarım özgürlüğünün son saatleriydi Düğün bitti özgürlük sona erdi Ayşe’nin yüzündeki tebessüm gidiverdi Aynı odada kalacaklarını bile bilmiyordu… Sabah Ayşe’nin cenazesi geldi… Töre deyip vermişlerdi Ayşe kaçmaya kalkınca Töre almıştı canını Ayşe’nin Özgürlük fazlaydı buralara… Öleceğimi bilemedim Özgürlüğümün elimden alınışı gibiAffet anne güldüremedim seniYenemedim töreyi… IIOkuyup büyük adam olacak kızımBilmediği bir şey kalmayacakIşık saçacak etrafınaUmut olacak… Leyla daha yeni okula başlamıştı İlk gün heyecanıyla sarılmıştı kaleme, deftere Öğretmenine hayran kalmıştı Köyün tek okulunda oda öğrenciydi artık Okuyup öğrenecekti Bilmediği ne varsa Cehaleti durdurmak için öğretmen olacaktı Leyla Fazla sürmedi… Alfabeyi öğrendikten hemen sonra Alındı okuldan Leyla Sebep belli! Tarlada çalışması gerekli… Bir cehalet daha engellenemedi… Karanlıklarda kaldım anne Ben kendimi bile aydınlatamadımUmut olacaktım ya Yitirdim anne İçimde olan bir parça umudu da yitirdim Kalmadı bende özgüven anne… IIIKızım göz nurumYaşama sebebimTebessümümHep gül, umutlu ve mutlu olAnneanne olacağım günleri beklerim… 40 gün önce gözlerini yaşama açmıştı Derya Yumuk yumuk elleri vardı Çok tatlıydı 7 Yaşına geldiğinde hayatın acı yüzüyle tanıştı Çalışıp babasının içki parasını kazanmaya başladı Okul yüzü görmemişti Öğrencileri her gördüğünde içinden koca bir parça giderdi Akşam eve ayakları gitmek istemezdi Velâkin annesi, Annesi vardı gitmeliydi… Gündüzleri simit satıp Akşamları yemek yerine babasının dayağını yerdi Bir dur diyen olmadı bu felakete 8’ine girdiğinde Sarhoş babasının sapladığı bıçakla Doğum gününde ölmüştü Derya Olmadı anne Senin geleceğinde var olamadımSana doyamadan,Umutlarımı yitirmeden Göçüverdim şehirden…Yaşasaydım yapardım anne Kurtaracaktım bizi bu cehaletten…Olmadı anne…Affet bebeğini başaramadım anne! Cehaleti durdurmak çok mu zor bu dünyada? Yorum (yok) Yorum yaz! Kalici Baglanti | Etiketler : kadın sevgililer gününe özel slaytlar 2/3/2007 -Kategori: slaytlar , Aşk Benim Ol..Sesli.. Seni o kadar çok seviyorum ki.!! Sevgililer günün kutlu olsun.... İndir Benimle Yan..Sesli.. Hadi gel tut ellerimi! Benimle yan! İndir Birici?im..Sesli.. Sana sen kadar yakyn olmak isterdim ki; Beni, seni sevdi?im kadar sevebilmen için. Sevgililer günün kutlu olsun birici?im… İndir Ellerin Yanar..Sesli.. Sana bahçeden gül de?il, güne?ten atom koparyp getirmek istiyorum ama; İndir Gece Ve Sen..Sesli.. Gece bir ba?ka giyer siyahyny, Yyldyzlar daha bir sönük olur. Ve hayat daha bir kahpe oynar oyununu, İndir Gerçek..Sesli.. Ne çykar tüm gerçekleri saysak tek tek. Seni seviyorum, i?te o en büyük gerçek...!! İndir Güller Anlatsyn..Sesli.. Güller anlatsyn, Ben anlatamadym. Sevgililer günün kutlu olsun.. A?kym..!! İndir Güne?im..Sesli.. Bir güne? için, bin yyldyzdan vazgeçtim. Sevgililer günümüz kutlu olsun! İndir Güzel Rüya..Sesli.. Benim en uzun ve en güzel rüyam, ?u an bu mesajy okuyor... Sevgililer günün kutlu olsun! İndir Hayatymda..Sesli.. Daha nice sevgililer gününde, Beraber olmayy diliyorum.. Sıralama : Ürün Tanımı Fiyat SKU Hissediyorum..Sesli.. Sevgililer öpü?ürken, Neden gözlerini kapatyr bilir misin? İndir Hissettinmi??Sesli.. Sana do?ru bir kelebek uçurdum. Da?lary denizleri a?ty, İndir Kimsin Sen..Sesli.. Sen benim sevgilimsin, Sevdi?imi söyleyebildi?im. İndir O Kadar Güzelsinki.. Sesli!! O kadar güzelsin ki yüzüne bakamyyorum. Titriyor ellerim, ellerini tutamyyorum. İndir Sanaaa...Sesli.. Sana dalgalardan kalem yaptym.. Ve kyyyya seni seviyorum yazdym!! İndir Seniii Seviyorum_Sesli.. Yorumsuz.. İndir Senin Olurum_Sesli.. Sevgililer günün kutlu olsun… İndir Sevdi?im Kadar..Sesli.. Sevgililer günün kutlu olsun, biricik a?kym! İndir Sevgililer Günü..Sesli.. Hepinizin sevgililer günü kutlu olsun arkada?lar.. İndir Yorum (1) Yorum yaz! Kalici Baglanti | Etiketler : sevgililer günü babalar gününe özel slaytlar 2/3/2007 -Kategori: slaytlar , Yaşam Baba Erdemi..Sesli.. Tüm babalara sevgi ve saygıyla.. İndir Baba Mirası..Sesli.. Babanın mirasını mı istiyorsun? Bilgisini ögren... İndir Baba Ve Saygı..Sesli.. Tüm babalara saygıyla.. İndir Baba Ve Sevgi..Sesli.. Sevgi ve saygıyla.. İndir Babacığım..Sesli. Tüm babalara sevgiyle.. İndir Babacım..Sesli.. Babacığım babalar günün kutlu olsun. İndir Babalar Günü..Sesli. Canım babacığıma.. İndir Babalar Günün..Sesli. İlk adımlarımı atarken ellerimden tutuyordun. İndir Babam Ve Ben..Sesli.. İyiki varsın babacığım.. İndir Babam..Sesli.. Babalar gününü kutlarım. İndir Babama..Sesli.. Tüm babalara sevgiyle.. İndir Babamla..Sesli.. Dün sana kızdıklarımı bugün ben yapıyorum baba. İndir Babamm..Sesli. Seni seviyorum babacığım.. İndir Babanın Rolü..Sesli.. Babanın rolü, yüz öğretmeninkine bedeldir. İndir Canım Babam..Sesli.. İyiki varsın babacığım.. İndir Canım Babama..Sesli.. Seni çok seviyorum.. İndir Gül Babam..Sesli.. Özgürlük kadar özel güller kadar güzelsin. İndir Güzel Babam..Sesli.. Tüm Babalara saygıyla... İndir Tatlı Babam..Sesli. Tüm Babalara saygıyla... İndir Yorum (yok) Yorum yaz! Kalici Baglanti | Etiketler : babalar günü için slaytlar kızıldereli atasözleri Kızılderili Atasözleri * Arkamda yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Yanımda yürü, böylece ikimiz eşit oluruz. (Ute Kabilesi) * Ölüler güç ve bilgilerini beraberinde götürmez, yasayanlara ilave eder. (Hopi Kabilesi) * Düşmanımı cesur ve kuvvetli yap! Eğer onu yenersem utanç duymayayım. (Apache Kabilesi) * Şeytan hakkında konuşmayın.Gençlerin kalbinde merak uyandırır. (Siyu Kabilesi) * Bir kere "Al sunu" demek, iki kere"Ben vereceğim" demekten iyidir. (Kabilesi bilinmiyor) * Su gibi olmalıyız. Her şeyden aşağıda, ama kayadan bile kuvvetli. (Siyu Kabilesi) * Bir başkasının kabahati hakkında konuşmadan önce daima kendi makoseninin içine bak (Sauk Kabilesi) * Bir düşman çok, yüz dost azdır. (Hopi Kabilesi) * Kehanet, muhtemel bir olayı kesin bir bakış ile görmekten başka şey değildir. Hava ya bulutlu olacaktır, ya da güneş açacaktır. (Cherokee Kabilesi) * Komşun hakkında hüküm vermeden önce, iki ay onun makosenleriyle yürü! (Cheyenne Kabilesi) * Doğum yapan her şey dişidir. Kadınların ezelden beri bildiği kainatın dengelerini erkekler de anlamaya başladıkları zaman, dünya daha iyi bir dünya olmak üzere değişmeye başlamış olacaktır. (Mohawk Kabilesi) * Unutmayın çocuklarınız sizin değildir. Onu yaratıcıdan ödünç aldınız. (Mohawk Kabilesi) * Günümüzde insanlar bilgiyi arar oldu, hikmeti değil. Halbuki bilgi mazidir, hikmet ise istikbal (Lumbee Kabilesi) * Aşkı tanıdığında, yaratıcıyı da tanırsın. (Fox Kabilesi) * Allah'ın kelimeleri meşe yaprağı gibi sararıp düşmez;çam yaprağı gibi ilelebet yeşil kalır. (Mohawk Kabilesi) Yorum (yok) Yorum yaz! Kalici Baglanti | Etiketler : bu yükü niye taşıyorum demeyin.... 3/2/2007 -Kategori: hikayeler , Öykü -------------------------------------------------------------------------------- -------------------------------------------------------------------------------- -------------------------------------------------------------------------------- Brenda yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı. Bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışına katıldı. Tırmanacakları yere vardıklarında, neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına. Tüm korkularına rağmen, Brenda azimliydi. Emniyet kemerini taktı, ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı. Bir süre tırmandıktan sonra, nefeslenebileceği bir oyuk buldu.. Orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kişi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi. Aniden boşalan ip, hızla Branda'nin gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu. Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı. Lens yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve Brenda artık bulanık görüyordu. Ümitsizlik içinde Brenda, lensini bulması için Allah'a dua edebilirdi yalnızca.. Ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı: "Allah'ım! Sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildiğin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. Onu bulmama yardim et." Patikalardan yürüyerek aşağı indiler. Aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler. İçlerinden biri "Aranızda lens kaybeden var mi?" diye bağırdı. Brenda'nın sonradan öğrendiğine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve karınca yürüdükçe yavaşça kayanın üzerinde hareket edip parlayan lens kızların dikkatini çekmişti. Eve döndüklerinde Brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlatacak ve bir karikatürcü olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi çizerek, karıncanın üzerindeki baloncuğa şunları yazacaktı: "Allah'ım! Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum. Bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar ağır. Ama istediğin sadece bunu taşımamsa, senin için taşıyacağım..." "BU YÜKÜ NİYE TAŞIYORUM?" demeyin..... -------------------------------------------------------------------------------- -------------------------------------------------------------------------------- -------------------------------------------------------------------------------- Yorum (yok) Yorum yaz! Kalici Baglanti | Etiketler : haber GÜL YAPRAĞI 27/1/2007 -Kategori: hikayeler , Öykü Uzakdoğu'da bir budist tapınağı, bilgeligin gizlerini aramak icin gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli olan incelik, anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti. Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve bekledi. Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu, o yüzden kapıda herhangi bir tokmak veya can, zil yoktu. Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki budist, kapıda duran yabancıya baktı. Bir selamlaşmadan sonra sözsüz konuşmaları basladı. Gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu. Budist bir süre kayboldu, sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yabancıya uzattı. Bu, yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti. Yabancı tapınağın bahçesine döndü, aldığı bir gül yaprağını kabın içindeki suyun üstüne bıraktı. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su tasmamıştı. içerideki budist saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı. Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı. Yorum (yok) Yorum yaz! Kalici Baglanti | Etiketler : GÜL YAPRAĞI yolun başındayken gülünü seçmek 20/1/2007 -Kategori: hikayeler , Öykü 26/12/2006 - Yolun başındayken gülünü seçmek ; Vaktiyle, görkemli bir malikanede yaşayan, yaşlı, çok zengin bir adam varmış. Malikane, göz alıcı güzellikte güllerin yetiştiği bir bahçenin içinde yer alıyormuş.Bu yaşlı zenginin evine, her hafta belli bir gün, orta yaşlı, tatlı dilli bir bohçacı kadın gelir ve yepyeni birbirinden güzel, pahalı kumaşlarını önce adama sonra çalışanlarına sunarmış... Bir gün yine Malikane'ye gelmiş kadın yeni kumaşlarıyla, bekleme salonuna almışlar onu... Yaşlı, zengin ev sahibi biraz gecikince sıkılmış kadın ve duvarlarda asılı fotoğrafları incelemeye koyulmuş. Adam gelince "Beyim"demiş, "gençlik fotoğraflarınıza bakarken düşündüm de, çok ama çok yakışıklıymışsın. Mal mülk para desen, malum. Eee pek ıyi de bir adamsın tanıdığım kadarıyla, o zaman niye hiç evlenip aile kurmadın be beyim?" Adam gülümsemiş ve "madem garibine gitti, anlatayım" demiş. "Ama önce gül bahçesine çık ve bahçemin en güzel ama en güzel gülünü getir,"demiş. "Ama kapıya giderken seç, eve geri dönerken değil!". Kadın şaşırarak "peki" demiş ve çıkmış bahçeye... O büyükelçi güllerin arasında ilerlerken bir türlü karar veremiyormuş. "Şu güzel, bu güzel, yok yok belki ileride daha güzeli vardır" diye... Fakat bir bakmış ki bahçe kapısına gelmiş ve duvar dibinde gölgede kalmış bir kaç çelimsiz gülden başka gül yok?! Ne yapsın dönerken seçemeyeceği için ve o güller de güzel olmadığı için eli boş dönmüş. Adam "Hani en güzel gül?" diye sorunca anlatmış durumu... Yaşlı zengin demiş ki: "Anladın mı şimdi benim tüm hayatım boyunca niye evlenemediğimi? Doyumsuz olmasaydın eğer daha güzeli, daha iyisi, bunun rengi, bunun dikeni diye... Ve sarılsaydın dört elle sevdiğini, beğendiğini hissettiğin o güzelim güllerden birine, ellerin bomboş olmazdı benim gibi yolun sonuna geldiğinde..." camdan kalbi olan herkes için aşka ve sevgiye dair herşey aşka ve sevgiye dair herşey sizin için ekartlar,videolar,aşk mektupları,akş,ayrılık,sevgi,özlem,unutulan,unutmak,sevgili,sevgi,sevda,umut hepsi bu sitede Menü Anasayfa Profilim Arşiv Son Yazılarım Sessizce gelmeleri sevdim..., SENI BASKALARINA BENZETEMEDIM bizim için... bir karar ver artık isimsiz renk... bir dostu özledi bakışlarım.... SEN GELDİNNN..... varligimin son kalintilari‏ sus simdi‏ En zorudur geride kalan olmak‏ HAYATIMI YENiDEN YASAYABiLSEYDiM EGER bir tek seni sevdim gerisi yalan bir parça sen içimde sordum seni hasret senin hayallerin varmıdır hayatıma seyirci kaldım uzaklardan bir ses olmak isterdim‏ gittin senin sensizliginide severim seni seviyorum ben artık senden vazgeçiyorum sizde görün çiy tanesi sana özel Kategorilerim AŞK blog hazırlama nasıl olur? sevgiliye dair herşey aşk mektupları sevgi özlem senin için SENİ SEVİYORUM UNUTMAK unutulmak hasret özlemek hayatın anlamı sevgiliye mektuplar videolar videolar sizin için video klipler müzik e-kartlar şiirli e-kartlar çiçek e-kartlar herkes için bişey... gitme vakti gelmedimi? ihanet aşk2 AŞK HİKAYESİ SEVDA UMUT HAYAL... SİZİN İÇİN gitme demeyecegim bilmelisin,,, yalnızlık doğdugun güne göre kişilikler ve renkler sen... sevdiğimdin sevgilim islami resimler kadınlar nasıl mutlu edilir yüzük neden sol ele takılır? umudumdun sevdaya dair herşey elveda Arkadaşlarım Blogcu Yardım fatoshhh viranesaray mine altın İlker Çelik tanertozun NAZAN ÖZSOY zeynepli85 fatoş deniz Bağlantılarım « Önceki :: sordum seni 16/11/2009 · Kategori: UMUT , Aşk bana kaybettiklerimi bulabilir misin? Ufak bir kavanoza doldurdugum misketlerimi ver mesela... Annemin usudugumde kulaklarimi kapatan sicacik ellerini ver. Bana kaybettiklerimi bulabilir misin? Evin salonundan ici altin dolu dunyaya acilan gizli geciti ver mesela... Dunu, gecmisi, gideni gelmeyeni ver.  ;; cunku bir sabah istemeden uyandim hayattan... Ruyalar cok degismis gormeyeli... Artik okul cantamda kirisip katlanan defter uclari beni eskisi gibi uzmuyor mesela...yeni aldigim kalem beni o kadar heyecanlandirmiyor... Oyuncaklarimi kirip nasil calistiklarini anlamaya calismiyorum mesela... Bir seyi isterken yalnizca durup ona bakmak yetmiyor... Artik bir seyleri kirdigimda kosup arkasina saklanabilecegim o eski kirmizi kanepe yok salonun ortasinda... Kirilma sesiyle kosarak gelenlerin tek korkusu ufak ellerimin kanayabilecegi degil mesela... cunku bir sabah istemeden uyandim hayattan... Ve buyurken kirdiklarin eskisi kadar kucuk olmuyordu cogu zaman... Kalıcı Bağlantı Yorum (yok) Yorum yaz! uzaklardan bir ses olmak isterdim‏ 5/5/2009 · Kategori: UMUT , Aşk Uzaklardan bir ses olmani isterdim, bir selam, bir nefes... "Usume" diye seslenmeni isterdim... Bir el olmani isterdim, bir kol... "Ozledim" deyip sarilmani... En karanlik yerinde duslerimin cikip gelmeni isterdim. Kinali bir bahar gibi, umut isigi olmani isterdim hayatima... Gelseydin ve yaslasaydim basimi omuzuna, aglasaydim doya doya ... Gecerdi usumesi yuregimin, gecerdi usumesi icimin, kirpiklerimde yagmurlar dumanlanmazdi biliyorum... Seninle sulari yesil bir irmagin kiyisinda bulusmak, saclarinin kokusundan opmek, icime cekmek ve serin solugundan icmek, sana sarilmak, kucaklamak, ucmak isterdim… Ama nafile, aramizdaki butun yollar kapali... Butun dallar kesIk... Yoklugun buz gibi soguk... Usuyorum... Yuregim de donmus sanki. Gozlerimde... Atesler icinde bedenim... Oyle bir usume ki, hic bir sey isitmiyor artik. Butun uzuvlarim uyusmus. Ezip geciyor ruhumu acilar... Yoksun iste, kalbimin kuyusu en hazin sesle inliyor simdi. Kirpikleri kirilan bir zamanin teninde, agrili siirler topluyorum gecelere simdi... Bilirim, sevmek ve ozlemek bir atese dokunmaktir; yakmaktir yuregini yanginlarda. Ama ben usuyorum. Yoklugun buz gibi soguk. Yakacak bir seyimde yok… Agliyorum, buza donusuyor gozyaslarim… Agliyorum, akip gidiyor gozyaslarim caglayanlara… Bakakaliyorum ardindan caresiz… Ah! bir el olsan dokunsan alnima, oksasan saclarimi bir anne sefkatiyle.. Gecerdi agrisi basimin, gecerdi biliyorum... Bir gul olsaydin bahcemde, koklasaydim nefes nefes, cekseydim icime derin derin... Bir goz olup baksaydin gozlerime, cekip alsaydin icindeki huznu... Ah! bir bilsen nasil sevinirdi yuregim, nasil sevinirdi dudagimdaki gelincik, kapimdaki akasya... Susuyorum artik derin derin... Ve sessizce soluyorum bir hazan yapragi gibi... Oysa ne kadar cok hasretim konusmaya, anlatmaya anlasilmaya... Oysa ne cok istiyorum, tum bedenimden sokup almani yalnizligimi, hicranimi bir tilsimla... Yuregim kanrevan, dikenler acimasiz, ayaklarim kirik kosamiyorum artik doruklara, menzil uzak... Gel. Yuregim ol seher gulum, her olumumde bana yeniden hayat ver. Elim ol, ayagim ol, canim ol... Gecem - gunduzum ol... Aglayan gozlerim ol her damlada yeniden dogur beni, yeniden dogur umudumu. Her oldugumde yeniden yarat ki, seni ne kadar ozledigimi anlatayim yeryuzundeki butun canli cansiz varliklara, ne kadar cok sevdigimi .. Once sen gel sevgilim solmadan resimler, siirler sislenmeden... Islenmeden geceler ... Sonra olum gelsin... Yoksun iste, kalbimin kuyusu en hazin sesle inliyor simdi. Kalıcı Bağlantı Yorum (1) Yorum yaz! şuan tek dilegim 14/4/2009 · Kategori: UMUT , Aşk suan tek dilegim kayip bir kentin sehrinde olmak.. simdiye kadar beni hic kimse anlamadi, ki kendimi ifade etmekte de her zaman zorluk cekmisimdir.. cok yanlislarim oldu bu dunya da, elimde olsa da duzeltebilsem.. ozaman acaba hersey guzel olacak miydi?? iliskimiz hala suruyo olacak miydi?? ilk ve son askim kalmani istemistim hep.. hayatima senden sonra bir kac kisi girmis olsa bile, ben herseyin ilkini sende tatmisim.. ozlemeyi.. uzaktan ozlemeyi.. sevmeyi.. uzaktan sevmeyi.. bunlarin hepsini sen ogretmistin bana, hatirlasana.. unutmayi da ogretirmisin demeyecegim, cunku o eksik kalsin isterim.. benim kalbim seni unutmak icin sevmemis ki hem, itiraf etti sonunda.. bir de konusabilse, ne yapmami soylese bana.. aklim okadar cok karisk kalbim, ihtiyacim var sana.. aslinda hersey apacik ortada, ama ben kabullenmek istemiyorum iste var mi?? kafama koydum, bir gun bu diyarlardan gidecegim.. ozaman hic olmazsa gecmis diye birsey kalmaz beynimde, ama bedenim de mutlaka izleri kalir.. olum de bir care degilk ki, ruhun da unutmayacak yasadiklarini.. gecmisi tamamen silmek isin, hangi gucu edinmek lazim?? tekrar sevebilmek icin, hangi kalbe girmek lazim?? artik kendime olan guvencimi de, yavas yavas yitiriyorum gibi.. gozlerim kapaniyo, bana müsade.. Kalıcı Bağlantı Yorum (2) Yorum yaz! DÜŞÜNDÜM VE VAZGEÇTİM BEKLEMEKTEN SENİ 7/4/2009 · Kategori: UMUT , Aşk DÜŞÜNDÜM VE VAZGEÇTİM BEKLEMEKTEN SENİ Bekledim... Gidip gelip baktım o telefonun anlamsız ekranına... Bekledim aramanı her dakika belkiler geçti aklımdan, her saniye keşke dedim kimse duymadan... Korktum anlatmaya, hala seni sevdiğimi, hala sana deliler gibi aşık olduğumu anlamalarından korktum... İnsanların o lanet olasıca yüzlerinden sakladım gözlerimi... Evet artık korkarak seviyorum seni ve bekliyorum... Beklediğim günleri biriktiriyorum... Her sabah uyandığım yeni güne senin adını veriyorum... Gidişine yüklüyorum bütün mutsuzluklarımı... Her gün karşılaşıyorum pişmanlığımla... Allah kahretsin neyi sevdim ben sende diyorum. Her seferinde bir cevap bulmaktan nefret ediyorum... Sana bakarken gözlerinde kendimi bulmayı sevdim... Sana sarılmayı, teninin sıcaklığını dudaklarımda hissetmeyi sevdim. Sana sarılıp uyumayı, başımı göğsüne yaslamayı sevdim... Seni sevdiğimi defalarca haykırabilmeyi sevdim yüzüne... Yokluğundan sonra fark ettim bağıra çağıra kavga etmeyi sevdim ben aslında... Vurdumduymazlığındı belki de beni sana bağlayan... Kaçan kovalanır aptal kaçan kovalanır" bunu bir türlü kabul ettiremedim beynime de kalbime de ve bu yüzden hep kovaladım... Sende kaçtın... Hızlı ve büyük adımlarla... Kimi zaman koşarcasına kimi zaman yürüyerek... Tam yakaladığımı sandığımda her defasında yerde buldum kendimi, elimde sen değil çakıl taşlarının bıraktığı yaralar oldu... derim parçalanıyordu seni severken, yavaş yavaş tükenmek buydu işte... Seni severken bittim ben... Yokluğunla tamamlanacak, yok olmaktan kurtulacaktım oysaki... Nerden bilebilirdim ki gidişinin bitmek olduğunu, nerden bilebilirdim ki yokluğunun aslında öldürdüğünü beni... İnsan bazen dönüşü olmayan kararlar veriyormuş onu anladım... Saçma sapan bir inattı belki de yokluğunun sebebi... Önemsizce bir olay sonunda tüketilen tek bir cümle hayatımın rotasını değiştirdi... Artık fırtınada sürükleniyorum... Yokluğunun, gidişinin fırtınası... Ne olurdu sevsen beni? Ne olurdu son bir şans verseydin bana? Anlamıyorum, aklım almıyor bu kadar çabuk mu parçalanır sevgiler... Bahsettiğim senin sevgin de değil belki bilmiyorum bilemiyorum... En azından benim sevgime saygı gösterseydin... Ölür müydün sanki sevseydin beni? Bu kadar zor olmamalıydı... Ben fazlasını yapıyorum çünkü... Zorlanmadan, korkmadan, bıkmadan, herkese her şeye inat seviyorum... Yazık benim kadar olamadı yüreğin... Ben senin sevgisizliğinden korkarken sen sevmekten korktun... İşte en büyük fark buydu ve sen bunu hiç kabul etmedin... Önceleri hatayı kendimde aradım, suçladım kendimi, aklımdaki her cümle seni haklı çıkartıyordu, artık kavgalarım kendimleydi... Senden sonra bende kırdım kalbimi... Bütün suçu onun üstüne attım, çaresizliğimden mi bilmiyorum tek sorumlu oydu kanımca... Artık sadece seni suçlamıyorum yüreğimi parçalarken, bende yardım ettim... Şimdi dokunmayı bırak bakamıyorum bile ona... Defalarca aldığı darbeler bile rahat bıraktı onu. Yüreğim artık yerde, yüzüne bile bakılmayacak bir leşten farkı yok... Yüreğim paramparça... Ve ona artık sadece sen değil bende bakmıyorum... Yüreğim... Benim umutsuz, çaresiz,tükenmiş yüreğim... Şimdilerde fark ediyorum sevmek sevdiğini haklı çıkartmakmış... Bana yaptığın onca şeyi yeni yeni hissediyorum. Kimi zaman güçleniyor kalbim ayaklanacak oluyor, o zaman değişiyor benimde duruşum, sana karşı daha güçlü daha dik oluyor bedenim... Tek bir bakışın omuzlarıma yüklenip yıkabiliyor beni olduğum yere... Seni çok sevdim de sen anlayamadın bunu... Yada anlamak istemedin. Kimse seni böyle sevmediği için bir garipti bakışların. Anlamadığın, anlam veremediğin bir şeye baktın sen sadece. Haklıydın artık bende anlam veremiyorum seni sevmeme... Neden diyorum neden bu kadar çok? Çünkü artık sevmek mutluluk değil acı veriyor bana... Sevmek kolay değil... Sevmek derken bile zorlanmalı dilin çünkü o kadar değerli ve zor. Sen bunu hiç anlamadın. Seni sevdiğimi anlamayı beklemiyorum artık insan mutsuz olmak, acı çekmek neden ister ki... Artık seni sevmek sadece mazoşist eğilimlerden ibaret geliyor bana. Çünkü ben seviyorum ve anladım ki bu sevgi bana sadece acı getiriyor. Seni sevdikçe canım acıyor... Derime batıyor sevgim. Kanım fışkırıyor kesik yaradan içimdeki nefreti akıtıyor... Seviyorum ve yeniliyorum artık... Düşündüm ve vazgeçtim beklemekten seni. Sadece seviyorum... Paramparça yüreğimle... Kalıcı Bağlantı Yorum (4) Yorum yaz! YÜREGİMDEKİ YARALARIM 5/12/2008 · Kategori: UMUT , Aşk YUREGIMDEKI YARALARIM Kapkaranlik bir gecelerde yolumu bulmaya calisirken sendeliyorum. Dogrulamiyorum bir turlu, dusemiyorum da...Ikisinden de kotu bir yerdeyim. Sendeliyorum,savruluyorum...Bilinmezlik daha cok korkutuyor, tedirginim, hani belki bir isIk gorurum diye yoluma devam ediyorum. Nerden geldigini asla bilmedigim bir avuc umut var icimde. Belki de bir tek o sayede hala savasiyorum. Kendi yazdigim hikayelerde basrol oynuyorum,kendim baslatiyorum, kendim bitiriyorum. Sanki hersey olmasi gerektigi gibi oluyor, kurulu bir duzen gibi, olmasini istedigim icin degil de olmasi gerektigi icin... Surpriz yok, heyecan yok, saskinlik yok hatta pek aci bile yok. Daha da koyan, ilacini biliyorum ama alamiyorum. Bir yanim hep 'bitti artik'derken, diger yanim hayallerle yasiyor. Oyle buyuk bir celiski ki bu, tuketiyor. Surekli sorguluyorum bu muydu istedigim hayat, cevap bulamiyorum, susuyorum. Mutluluk siyah beyaz eski bir fotograf gibi simdi bellegimde, hani hatirlamasi guc fotograflar vardir ya, aynen oyle. 'Eskiden'le baslayan cumleler kuruyorum surekli, bugun yada yarin daha tanimadigim zaman dilimleri. Kalbimde bir yara var, tam kabuk tutmusken oynuyorum, kanatiyorum. Sonra yine beklemek gerekiyor sogumasi icin ama bir turlu kapanmiyor, oyle derinlerde ki sokup atamiyorum yuregimden,nesteri saplayip onu cikarirken kendi canimi da almaktan korkuyorum, dokunamiyorum. Yasam damarlarimin hemen yaninda, ordan onu hic cikaramayacagimi bilmenin verdigi gururla gulumsuyor, her zaman ki gibi davetkar, seytani... Guclu olmaliyim deyip gormezden geliyorum o gulumseyisi, sonra oyle bir zaman geliyor ki dayanilmaz oluyor, canimi acitiyor. Onun disinda gelisen hersey gecici sanki uyusmus tum duygularim, hic birsey hissedemiyorum. Yuzume takindigim sahte tebessumumle mutlu olmacilik oynuyorum kalabalik arasinda, kendi kendime. Kapkaranlik bir sokaktayim... Ordan beni tek kurtarabilecek daracik bir yol var umutla bakmaliyim, los isIkli umit dolu hayel dolu bir yollara. Simdi bana kalan, sendelemek karanlikta. Belki bir gun ince bir isIk suzuluverir yoluma yada bir bakarsin dusmusum,kaybolmusum, yok olmusum karanlikta... Kalıcı Bağlantı Yorum (yok) Yorum yaz! bu akşam 11/11/2008 · Kategori: UMUT , Aşk Bir deniz kabugu var bu aksam elimde Ne zamandan beridir elimde kac saattir boyleyim hic bilmiyorum. Nerden ciktin simdi sen soyledikleri dogrumu kulagima tutunca gercektende denizin sesini mi gelir kulaklarima. Senin ozlemini cektigin o denizin sana soyledigi turkuleri bende duyarmiyim peki benim ozlemlerim onlardan da haber getirebilirmisin bana. Yillar once sadece bir yoldan karsiya gecerken geride biraktigim koca bir hayati bana anlatabilir misin Yada dur… yillarca orada durup bana denizlerden bahsettin denizin agitlarini dinlettin. Sira bende. Dur ve dinle sadece. Zaten lanet sehre yine yagmur yagiyor. Ne zaman yagmur yagsa hep o kosedeyim ben. Aklim hep orada. Bense yillar once belki yapmam gereken seyi yapiyorum inatla duruyorum orada yoldan karsiya hic gecmeyerek. Bir pismanligin bir yasanmamisin bedelini bin kez odetiyorum kendime Arkasindan donup son kez baktigimi hatirliyorum sadece, yolun tam ortasinda. Son kez gordugumu onu. Elinde bir kitap . Sanki az once bosalan yerleri doldurmaya calisir gibi kalbine bastirmis. Kafasi onde hizli adimlarla benden ne kadar hizli uzaklasirsa o kadar az aci cekecekmis gibi kosar adimlarla giderken. Hic unutmadim… sonra gectim karsiya arabalara bile dikkat etmeden… ve bir kez daha durup dondum artik yoktu bir daha goremedim kulaklarimi tikadim dunyaya ne kadarda sessizdi her sey. Az onceki firtinadan hicbir sey kalmamisti geriye. Durdum. Bunu hic unutmayacagim. Kac dakika durdum bilmiyorum ama oylece durdum orada. Sanki yoldan karsiya gecmemistim sadece, diger tarafta birakmistim her seyimi. Yoldan karsiya gecmek kadar kolay olmamaliydi bir hayattan baska bir hayata gecmek. Ama olmustu iste ve ben yeni hayatimi algilamaya calisiyordum. Nefes almayi bile yeniden ogrenirmis gibi derin bir nefes aldim ve sakince yurumeye basladim… Hepsi bu kadardi iste saniyesi saniyesine hatirladigim bir yokluk bir omre bedel bir yokluk bir birine teget gecmis iki hayat beklide kisabir sure dokunmus birbirine canini acitmis en onemlisi hatiralar birakmis… tek bir hayat olacakken bolunmus parcalanmis beklide sonradan daha kac parcaya bolunmus iki hayat Cok ayrilik gordum su hayatimda. Cok aciyi barindirdim geceleri gizli gizli bile olsa yuregimde ama yasanmis ve bitmis bir seyin acisi o kadar agir oluyor ki bir anda gelip konu veriyor butun gecelerinin orta yerine.. sonra bir suclu buluyorsun kendince.. bir anlam veriyorsun ona ve zamanla geciyor yaran kabuk bagliyor yavas yavas sonra acimiyor bile. Ama bu oyle degil iste tadi damaginda kalmis bir hayat bu. Hep yavas yavas kanayan hep yavas yavas acitan bir aci her mutsuzlugun da onune bir keske ekledigin bir dusunce Cogu zaman aklima gelir. O olsaydi boyle olurmuydu diye beklide birlikteyken cok mutsuz olacaktik.. beklide daha kotu ayrilacaktik ama biz birbirimize biz olma sansini bile hic vermedik Kim sucludur bana soyleyebilirmisin ? kal dediginde gitmeyi secenmi Yoksa gidiyorum diyene sadece kal deyip onun kalmasini bekleyenmi seni seviyorum daha yasanacak gunlerim var seninle. Bir omur verdim sana ne olur gitme demiyenmi ne kadarda aptamisim simdi olsa alsam onu karsima dur desem sen benim icin yasanan her acinin miladisin yoklugun aci varligin umut benim icin… desem gec kaldim hemde cok Var git simdi sen bana diledigin denizin tukusunu soyle. Onlari anliyacak kadar aci kalmadi bende Kalıcı Bağlantı Yorum (yok) Yorum yaz! yaşayacagım,,, 3/10/2008 · Kategori: UMUT , Aşk hala en ulasilmaz zamanlar da karsima cikiyor yoklugun sesim ciglik oluyor kentler duyuyor hani yillarca uzakta olan koyler varya hep gok yuzune bakarak gidecegimizi hayal ettigimiz koyler iste onlar dahi duyuyor sonra daglar duyuyor denizler ovalar ve yollar duyuyor cigliklarimi ama sen duymuyorsun sevdigim senden vaz geciyor bir yanim yeni sevdalara yelken aciyor oysa diger yanim sende unuttugu maziyi gulmeleri sevmeleri ve huznu cekiyor yuregime asla senden uzaklasmama izin vermiyor bense yeni bir sevdadayken dahi hep ciglik atiyorum kabuslarim dahi seni gosteriyor bana ve ben korkmadan hala senin icinde oldugun kabuslari yasiyorum her gece basimi koydugum sensiz yastigimda, geleceksin once kabuslarimi anlatacagim diye hic bir anini kacirmiyorum sonra kabusun verdigi korkuyla yatagimdan kalkiyorum seni sensiz yasiyan yuregimle beraber mutfaktan bir bardak su icmeye gidiyoruz ama buruk ama yanliz cunku her gordugum kabus sonrasi seni ariyorum evet neler gordugumu hic bilemedin belki ama her zaman ses tonunda korkuyla arama buyuk bir set orerdin sevdigim simdi yoksun bir gun gelsen belki senelerce sana olan ozlemimden ve kabuslarimdan olusan bir ani girdabiyla karsilacaksin her korktugunda agliyan bu koca cocuktan goz yaslarini dindirmesi karsiliginda sicak bir sarilma dahi vaat edeceginden o kadar eminim ki tekrar yeni bir hayata basladim sensiz melegim sensiz bir limandan ciktim hayat denen azgin denizlerde tekrar bogulmak uzere tekrar acildim yeni ufuklara belki sen olmuyacaksin bu girdapli yuregimde ama ben seninle olacagim ve asla korkmuyacagim seni surekli taze tutan yuregimle beraber seyahet ederken ve her gun hayal dunyamda da olsa seni alacagim yanima belki cok derin acilar verecek bana bu gidisler ama biliyorum ki bir gun gelisinle her sey bitecek ve eger sensen acilarin sonunda kavusulan hayaldede olsa bu acilar bana bayramda bayrami yasiyamiyan cocuk acisida verse yasiyacagim bir demet papatya kokusuna dahi mutlu olan sevdigim yasiyacagim Kalıcı Bağlantı Yorum (yok) Yorum yaz! sevmek nedir? 22/9/2008 · Kategori: UMUT , Aşk hani asla ulasamiyacagimizi sandigimiz daglar vardir zirvesine bakariz ve sadece hayal kurariz bende bir gun buraya kadar cikacagim diye oysa coktan kesfedilmistir o zirveler inisleri baslamistir cikanlarin ve biz hala hareket etmeden hep ayni hayali kurariz bende cikacagim oraya diye bir sekilde cikilmistir iste en tepeden bir parca kar bile alinmistir zirveden bunu herkesin basara bileceginin kanitlamak adina gostermek uzere ama hala gormezden geliriz bende bir gun cikacagim oraya diyerek ve sadece o zirveye bakarak o basaranlarin bunu nasil yaptigini sorgulamadan sadece hayalle dusunce arasinda gidip gelerek iste boyle oldu ilk sevmem o zirveye kadar cikarak sevmistim onu herkesin zor dedigi bir anda en guzel zamanin da yakalamistim onu o kadar iyi taniyordum ki o kadar cok arastirmistim ki onu nerde zayif oldugunu biliyordum basarmistim artik yerde durmak bana gore degildi hep zirvede olmaliydim zaten bulutlarin uzerinde yeterin ce ucuyordum ama en yukseklerin verdigi korku hic olmadi bende sonra bir gun nedensiz bir sekilde olumuyle beni o zirveden bir yuvarladi tam dort sene bir daha hic degil bir dag tepenin ustune dahi cikamadim ilk yokusta hemen saga sapiyordum duz yolda gitmek daha mantikli geliyordu bana taki ona benziyen baska birini gorene dek tekrar baslamistim iste hemde hic umudum olmadigi halde buyuk bir savasla baslamisti hersey zordu hemde cok zor biri ama basarmistim benim onu sevdigim kadar artik oda beni seviyordu adi nazliydi ve tipki ismi gibi kendide nazliydi bir gul kadar narin boran kadar hircin leyla kadar kiskanc ve olmasi gereken bir insan kadar zeki belki fazlasi kadar zeki ama sadece bir bucuk sene surdu simdi oda gitti ama yanina benden yuregimi alarak gitti kalbi olmuyan bir insan yasiyamiyacagina gore kisaca benide oldurup oyle gitti koskocaman bir hayat iki olum ve bir yasam sizce sevmek bumu arkadaslar yoksa yasanmasi gereken gunlere bir tecrubemi olumler Kalıcı Bağlantı Yorum (yok) Yorum yaz! umut vardı,,, 27/8/2008 · Kategori: UMUT , Aşk Kalbimde küçük bir umut vardı Onuda sen aldın kutlarım seni Gözlerimde yaşlar dinmemişti ki Birde sen ağlattın kutlarım seni Şimdi mutsuzluğun zindanındayım Uğrunda gençliğim tükendi gitti Bana aşktan söz etme ne anlarım Yaşarken öldürdün kutlarım seni Güneş gibi doğdun birden kayboldun Kalbimdeki aşkı yerlere vurdun Sen ağlatmak için mi beni buldun Yaşarken ağlattın kutlarım seni Serpilip gittim mutlu musun? Bende bulamadığını onda bulur musun? Hiçbir şey demiyorum Allah'a havale ediyorum Yaşarken öldürdün kutlarım seni kutlarım seni Aşkım seni çok özlüyorum Dön desem dönmezsin biliyorum Gittin artık sende ellerdeydin Affedemem affedemem asla seni... Kalıcı Bağlantı Yorum (yok) Yorum yaz! hüzün gemisi... 22/8/2008 · Kategori: UMUT , Aşk Hüzün gemisinin en ön yolcusuyum ben... Umutlarını kayıp viran bir şehirde bırakıp, yaralarını içinde saklayıp, yarınlarını nehirlere bırakıp, hüzünlere doğru giden geminin yolcusuyum ben... Hayat umutlarıma kurşun sıktı, umutlarım kör topal ilerliyor uçurumun eşiğine doğru, ey hayat nerede benim kurduğum düşler, nerede benim sevgi tomurcuklarım, kime sattın düşlerimi, kim çaldı sevgi tomurcuklarımı artık geri ver bana umutlarımı, mutluluklarımı, yarınlarımı, açmadan solan sevgi tomurcuklarımı... Sahte umutları istemiyorum senden, kurulmamış hayalleri, anlatılmamış bembeyaz düşleri istiyorum senden, geri ver artık geri ver bana gençliğimi ANLAMSIZLIK DENİZİNDE YÜZDÜRME BENİ, BİR BATIP BİR ÇIKMAKTAN YORULDUM, BİNDİRME OMUZLARIMA KARANLIK GECELERİ, YÜKLEME DUDAK UÇLARIMA SESSİZ HECELERİ, SIKIP DURMA NEFESİ KESİLMİŞ KURŞUNLARI KALBİME, BIRAK ARTIK BENİM PEŞİMİ BIRAK ARTIK ÜMİTLERİMİ.




































Bugün 24482 ziyaretçikişi burdaydı!
HARBI_ASI_24_34  
   
HARBI_ASI_24_34  
  HARBI_ASI_24_34----- SAYGILARIMLAR
 
HARBI_ASI_24_34  
  HARBII_ASI_24_34 SESLİ ŞİR DİNLE
 
HARBI_ASI_24_34  
  HARBI_ASI_24_34 MP3 DİNLE